Abdullah Kazım Düzcan

Abdullah Kazım Düzcan
@Abdullahkazim
6 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Wansee Gölü kenarındaki sevgili bahçemi iki haftalığına terk ettim, yeniden Akdeniz topraklarında olabilmek için. Akdeniz (Mediterran), kelimenin tam anlamıyla yeryüzünün tam ortası demek. O halde burada yeryüzüne daha yakınım. Yeryüzüne yakın olmak' insanı mutlu eder. Ama dijital ortam yeryüzünü, Tanrı'nın yarattığı bu harika varlığı mahvediyor. Yerkürenin [terrane] düzenini seviyorum. Onu terk etmeyeceğim. Tanrı'nın bu çok değerli lütfuna karşı derin bir sadakat duygusu ve derin bir bağlılık hisse diyorum. Din, benim düşünceme göre bu derin bağlılıktan başka bir şey değil, ama bu bağlılık beni özgürleştiriyor. Özgür olmak demek etrafta vizıldamak ya da bağlantısız olmak değildir. Özgür olmak benim için bu momentte bah çede oyalanmaktır/eğleşmektir.
Reklam
Bugün hâlâ kış havası içindeki bahçedeydim. Bugünlerde bahçemi daha çok özlüyorum, çünkü tam da kış zamanı benim tarafımdan bakılmak, izlenmek, kısacası sevilmek istiyor. Ne de olsa kendisi kelimenin gerçek anlamıyla kış bahçesi. Adonis çiçeğinin gümüş renginde parlayan ipeksi bir tomurcuğu var. Onun güzelliğinden nerdeyse şaş kınlığa düşecek derecede etkilenmiştim. Bu Adonis geçen yıl çiçek açmamıştı. Bahçem beni bir şekilde Tanrı'ya inanan bir insan haline getirdi. Tanrı'nın varlığı benim için artık bir inanç meselesi değil, bilakis bir kesinlik, hatta apaçık ortada olan bir şey [Evidenz]. Tanrı var, o halde va rim [Gott ist, also bin ich]. Dizlerimi korumak için aldığım sünger matımı artık ibadet için kullanıyorum. Tanrı'ya dua ediyorum: "Yarattıklarına, onların güzelliklerine öv gülerimi kabul et. Teşekkürler. Grazie!" Düşünmek teşekkür etmektir. Felsefe güzele ve iyiye duyulan sevgiden başka bir şey değildir. Bahçe en güzel iyidir, en yüksek güzelliktir, to kalon².
Yüksükotunun Latince adı Digitalis'tir. “Dijital” sözcüğü Latince digitus, yani parmak sözcüğüne işaret eder, parmak da sayı saymaya. Dijital kültür, insanları küçültüp birer par mak-varlık haline getirdi. Dijital kültür sayı sayan parmağa dayanır. Ama tarih anlatıdır. O saymaz. Saymak tarih sonrası [posthistorische] bir kategoridir. Ne tweetler, ne de enformas yon toplanıp bir hikâye oluştururlar. Timeline da bir hayat hikâyesi anlatmaz, bir biyografi değildir. Toplamsaldır [ad ditiv], öyküleyici değildir. Dijital insan sürekli sayma ve he saplamak için parmaklarını kullanır. Dijital dünya sayıyı ve saymayı mutlaklaştırır. Facebook arkadaşları da her şeyden önce birer sayıdır. Ama arkadaşlık gerçekte bir hikâyedir. Dijital dünya toplamsal olanı [Additive], saymayı ve sayıla bilir olanı bütünleştirir/totalleştirir. Hatta eğilimler bile like biçiminde sayılır. Öyküleyici olan, yoğun bir şekilde anlamını yitirir. Saymak her şeyi karşılaştırılabilir hale getiriyor. Performans ve yeterlilik sayılabilir şeylerdir. Günümüzde sayılabilir olmayan artık varlığını [Sein] sürdüremiyor. Ama Varlık öyküleyicidir, anlatıdır, sayı değildir. Sayıda hikâye ve anımsama demek olan dil eksiktir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
''Bir işçi planlı bir şekilde başkalarıyla işbirliği yaptığında,bireyselliğinin getirdiği engellerden sıyrılır ve türüne özgü becerilerini geliştirir. '' İşbirliği sayesinde içinde bireyin iyiliğiyle insanlığın iyiliği arasında, bencillik diğerkamlık arasında seçim yapmaya zorlanmadığımız, aksine bunların peşinden tek ve aynı proje olarak koştuğumuz bir dünya yaratarak türümüze has yetkinlikleri hayata geçiririz. Bu proje girişimciliğin en üst formudur.
Sayfa 378 - Ayrıntı yayınlarıKitabı okudu
Çokluğun kalkanındaki eşmerkezli daireler, yeni bir uygarlığın yeni yaşam tarzlarının, yeni bir insanlığın, yaşayan canlılarla yeryüzü ve evren arasında kurulacak şefkatli bir ilişkinin ifadesi olmak zorundadır.
Sayfa 357 - Ayrıntı yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Reklam