Deniz*

Deniz*
@Absolute
Dominus Illuminatio Mea
Bir kimsenin sevebilmesi için uzun zamanın geçmesi ya da bu kimsenin uzun uzadıya düşünüp taşınıp bir seçim yapması gerekmeyip o ilk ve tek bakışta belli ölçüde bir elverişliliğin ve uyumun karşılıklı olarak mevcut olması ya da günlük hayatta “kanın ısınması” dediğimiz ve yıldızların belli bir etkisine bağlı olan şeyin gerçekleşmesi yeter.
Reklam
Erkeğin aşkı, doyum bulduğu andan itibaren belirgin bir biçimde azalır: Hemen hemen bütün öteki kadınlar onu, sahip olmuş olduğu kadından daha fazla çekerler: Erkek değişiklik özler. Kadının aşkı ise, özellikle o andan sonra artmaya başlar. Bu, türü koruyup onun varlığını sürdürmeye bu bakımdan da olabildiğince fazla çoğalmaya yönelik doğanın amacının bir sonucudur. Bildiğimiz gibi erkek, kendisine yeterince kadın sunulduğu takdirde, kolayca yılda yüz çocuk meydana getirebilir: kadın ise, istediği kadar çok erkeğe sahip olsun, ikiz ihtimalini hesaba katmazsak, yılda sadece bir çocuk dünyaya getirebilir. Bu nedenle erkeğin gözü hep başka kadınlardadır; kadın ise buna karşılık tek bir erkeğe sımsıkı sarılır: Çünkü doğa onu içgüdüleri gereği ve hiç düşünmeden, gelecekteki doğumun besleyicisi ve koruyucusunu yanında tutup koru- maya sürükler. Bundan ötürü erkeğin eşine sadakati yapaydır, kadınınki doğaldır; dolayısıyla da, kadının ihaneti, nesnel olarak, sonuçları bakımından olduğu kadar, öznel olarak doğaya aykırılığı bakımından da erkeğinkinden çok daha az bağışlanabilir bir ihanettir.
Evlilikte hedef, entelektüel bakımdan eğlenmek değil, çocuk meydana getirmektir. Bu da yüreklerin bir ittifakıdır, kafaların değil. Kadınların, bir erkeğin aklına, kültürlülüğüne âşık olduklarını ileri sürmeleri, budalaca, gülünç bir iddiadır; ya da bu yozlaşmış bir varlığın fantezisinin, hayalinin ürünüdür.

Reader Follow Recommendations

See All
Sic visum Veneri; cui placet impares Formas atque animos sub juga aenea Saevo mittere cum joco. (Ve Venüs işi şöyle görür: Tam da birbirine uygun düşmeyeni, bedenen ve ruhen vurur aynı boyunduruğuna evliliğin ve güler tepine tepine buna. Horatius, Carmine 1, 33, 10.)
Bu bağlamda Jesus Sirach (Kraus’un düzeltilmiş çevirisine göre, 26; 23) şöyle diyor: “Düz, kusursuz bir vücut yapısına ve güzel ayaklara sahip bir kadın, gümüş kaideye oturtulmuş altın sütunlar gibidir.’’
Reklam
Deniz* tekrar paylaştı.
Ben insanoğlunun, kaçılınmaz olarak kendine karşı olduğuna inanıyorum..ve kendini mahkum etmeyen insanın, hiçbir şekilde kendini tanıyıp sonuna kadar sevemeyeceğine..
Deniz* tekrar paylaştı.
Asıl acı olan şey, geri dönemeyeceğimiz gerçeği. Bir kez ilerlemeye başladın mı, ne yaparsan yap gittiğin yoldan geri dönemiyorsun. En ufak bir sapma her şeyi sonsuza dek değiştiriyor.
Sayfa 131Kitabı okudu
Aslında sadece öznel bir ihtiyaç olan cinsel dürtü, çok akıllı bir tarzda nesnel bir hayranlık maskesini takmayı ve bu yoldan bilinci aldatmasını çok iyi bilir. Çünkü doğa kendi amaç ve hedefleri için bu savaş hilesine muhtaçtır.
Çünkü bütün aşklar, istedikleri kadar uçarı, tensellikten, dünyevilikten uzak, ayakları yerden kesik görünsünler, sadece cinsel dürtüde temellenirler.
Reklam
Deniz* tekrar paylaştı.
Beynimiz duygularımızı dizginleyecek yasalar koyabilir, ama ateşli tutkular soğuk kuralların üstünden atlayıp geçer.
611 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.