Zaman zaman hepimiz sonsuz yaşam fikrini düşünmüş ve bazılarımız da bunu çekici bulmuştur. Ben yıllar önce sonsuz bir yaşam istemediğime karar vermiştim - sanki istesem olacaktı da-. Fakat bu ölümsüzlük düşüncesini kişisel boyutta ele almıştım; sonsuz yıllar içerisinde kendime, insanlara ve dünyaya bakış açımın nasıl değişeceği, beni nelerin mutlu edebileceği veya artık edemeyeceği gibi. Ama Saramago bu ölememe durumunu kitlelerde yaratacağı etki boyutunda ele almış; Dini, toplumsal, ekonomik, siyasi, felsefi... Bütün dünyanın düzeni birilerinin devamlı ama orantılı bir şekilde ölmesi üzerine kurulu gibi görünüyor. Bugünlerde bunun neredeyse tam tersini yaşamaktayız; orantısız ölümlerle karşı karşıyayız ve dünya bir iki hafta içinde alt üst oldu.
Kitapta da ölüm yeni yıldan itibaren işi bırakıyor ve köşesine çekiliyor. Ertesi gün hiç kimse ölmüyor ve ondan sonraki günlerde de. Ölümün kendisini de kitapta bir karakter olarak okumak çok güzeldi ayrıca.
Okuduğum ilk Saramago kitabıydı ve daha önce yazım tarzıyla ilgili duyduklarım bende bir önyargı oluşturmuştu. Ama gramer kurallarını hiçe sayması kitabın anlaşılabilirliğini zorlaştırmıyor, kendinizi kitaba öyle bir kaptırıyorsunuz ki hiçbiri göze batmıyor.