Adile

Adile
@Adileb
Maalesef Filistin ve Gazze son kurbanlar olmayacak. Topraklarını ve haklarını savunmada bu kadar cılız, bu kadar pısırık ve ürkek bir islam coğrafyası bu geniş coğrafyada çok fazla hüküm süremez. Düşman korkaklığı ve fırsatı gördü artık Fransa Cezayir'i yemiyorsa bu sadece bir zamanlama meselesidir artık. Tunus'a gidilmiyorsa bu, buna gerek duyulmadığı içindir. Petrol deposu olarak görülen körfez ülkeleri uzaktan idare edildiği için müdahale edilmiyordur.
Sayfa 31
Reklam
Bulutlar koşuyor, bulutlar dönüyor. Başını çevir karalar bağlamış yürek, başını yukarı çevir. Bak, ay, görünmez sonsuz kudret eliyle uçuşan karları aydınlatıyor.
Sayfa 18
II. Hürriyet (Meşru serbest hareket) Nefsin güzel bir yoldan kazanılmış olan mal ve mülkü iyi yollara sarf etmeye kadir olup, pis yollardan kazanıp kötü yollarda harcamaktan kaçınmasıdır. Buna güç yetiren insan hürriyete sahiptir. Bunun aksi olan yani nefsini heva ve hevesinin peşine takıp, bunları gerçek hayra kullanmaya kadir olamadığı için gerçek hürriyetine de sahip olamaz.
Sayfa 5

Reader Follow Recommendations

See All
36 padişahın 30'a yakını ileri derecede alim... Aralarında kurra hafızlar, şairler, günde beş-altı saat aralıksız Kur'an okuyanlar var... Bu padişahları, yabancı uyruklu diye küçümsenen cariye-anneler yetiştirdi. Bir cariyenin padişah hanımı olabilmesi için çok fazla merhaleden geçmesi gerekiyor. Simasıyla, azalarının uygunluğuyla, ahlâkıyla, hatta ağzının kokusuyla değerlendiriliyor. Bir kerecik sabah namazını kazaya bırakan cariyenin padişaha eş olarak seçilmesi mümkün değil! İbadetlerin üstüne titriyorlar. Ayrıca sekiz yıllık müthiş bir eğitimden geçiriliyorlar. İslam Dini diğer dinlerle mukayeseli biçimde anlatılıyor... Kur'an ve hadis ilminin yanı sıra fen ilimleri öğretiliyor... Nezaket, nezafet, adab-ı muaşeret ve konuşma kuralları belletiliyor. Bu süreçte ayrıca cariyenin her hareketi izlenip, her türlü davranışı analiz ediliyor ve kayıt altına alınıyor...
Sayfa 274
Oğuz, gurur suyunun akislerinden kör olanlara doğru yol köprüsünü gösterdi. Gönüllerdeki daha iyi yolu öğretti. Kurtuluş yollarını arayarak dünyanın dört bir yanındaki ülkeleri dolaşarak dünyayı kurtardı. Halkının hepsini bire sığdırdı . Bir'i de hepsinin yüreğine soktu.
Sayfa 193
Reklam
Hikmet Peygamberimizin Kur'an'ı doğru anlaması, doğru yaşaması ve doğru anlatması için Allah'ın Ona bahşettiği bir yeti ve yetkidir.
Sayfa 31
İnsan gerçek bir Avrupalı oldukça o kadar çok şeye gereksinim duyar ki.
Sayfa 177
Tasavvuf, aşkın etiği olduğu kadar, aynı zamanda estetiğidir de...
Sayfa 114
Bedenin kendisi yere benzer, kemikleri dağlara, ilikleri ma- denlere, karnı denize, bağırsakları nehirlere, damarları derelere, eti toz ve çamura benzer. Bedenin üzerindeki kıllar bitkiler gibidir; kılların büyüdüğü yerler verimli, kıl çıkmayan yerler ise tuzlu toprak gibidir. Beden yüzünden ayağa kadar kalabalık bir şehirdir; arkası ıssız bölgeler, önü doğu, arkası batı, sağı güney, solu kuzeye benzer. Nefes alış verişi rüzgâr, sözleri gök gürültüsü, bağırışı şimşek gibidir. Kahkahası ay ışığına, ağlaması yağmura, üzüntüsü gecenin karanlığına, uykusu ölüme, uyanması hayata benzer. Çocukluk günleri ilkbahar, gençliği yaz, olgunluğu sonbahar, yaşlılığı kış gibidir. Hareketleri ve eşleri yıldızların hareketleri ve dönüşüme benzer. Doğumu ve varlığı parlayan takım yıldızları ölümü ve yokluğu ise onların kayboluşu gibidir.
Sayfa 88
Halife Ömer İbn Abdülaziz ve Hişam İbn Abdül melik'in sohbet meclislerine katılan ve onlarla sohbet eden ilim ehlinden olan Halid İbn Safvan et-Temimi şöyle der: "Daha önce duymuş olduğun bir şeyi anlatan veya bildiğin bir haberi aktaran birine rastladığında, çevrendekilere önceden bu konuda bilgin olduğunu belli etmek için söz arasına girme, konuşan insanın lafına karışma. Çünkü bu, bir hafiflik veya edep eksikliği olarak senin aleyhine kaydedilir.
Sayfa 323
Reklam
Herkes her şeye hazırdır. İbadete ve isyana. İbadetteki isyana ve isyan edişteki ibadete.
Sayfa 73
Ben sanatı hayattan başka bir şey sanıyordum. Hürriyetlerin sonu. Aciz bahtımın ulaşamadığı bir yer. Orası irademin bahçesiydi. Orada, oyuncaklarıyla oynayan bir çocuk gibi başıboştum. Orada kulluktan çıkıyor gibiydim.
Sayfa 70
Tesadüflerin kim bilir nasıl ve nerede idare edilen son derece girift ve içinden çıkılmaz bir riyaziyesi vardır.
Sayfa 45