Kafkas dağlarında dururum belki,
Belki Toros,
Yahut İzlan,
Yahut İskoç dağlarında;
Yaşamayabileceğimi düşünmek öldürür beni,
Sırça saçıldı mı geri toplanması zor olur,
Vazo kırılır;
Şıp diye akar su ve başımı okşar,
Kedi yanımdan geçer,
Kafamda dağlar ve rüzgâr belki,
Belki de yaşamak,
Yaşayabilmek,
Yaşatmak,
Yaşatabilmek ve nice nice yaşamak,
Aklımda olur.
Yaşarım bir kedinin evinde;
Arz-ı endam belirir,
Severim,
Kaçar nankör kedi;
Yaşayabileceğim,
Kışın soğuğu
Ve güzün yaprakları ile,
Duracağım,
Bir sahilde yahut masa başında,
Yaşayabileceğim ve:
"Hayattayım!.." diye haykırabileceğim;
Yaşatamayabileceğim belki,
Dünyayı boyayamayacağım,
Bitkiler çürüyecek;
Belki o zaman on birinci mısra yok olur,
Ama yaşamaya devam ederim.
Yaşamak,
Ellerimde boyalarla,
Gözlerimde deniz,
Kollarımı saran kıyafetle;
Yaşasam,
Bilgelerle, okuyup durmayan;
Yaşayacağım,
Şiirimle, öykülerimle,
Kollarımdaki kıl
Yahut gözlerimdeki ışıltıyla.
Yaşatacağım,
Dünyayı,
İnsanları ve hayvanları.
Bazen mantar ile bitkileri,
Elime alacağım,
Batıracağım kalemimi onlara,
Özlerini çekip kâğıda dökeceğim;
Şık bir elbiseyle duran
Çeşmedeki suyla,
Yaşayacağım,
Sonsuza dek belki,
Belki sadece yarına kadar;
Belki şu an öleceğim.
İhtiyarlığımda çekilmez bir adam olacağım hakkındaki iltifayına teşekkür ederim. Ama bu tahminin doğru çıkmayacak sanırım. Çünkü ihtiyarlayacağımı kim söyledi. Hep genç kalacağım.
110 yaşına giriyor Orhan Veli bu ay.
7 dil biliyordu, modern şiirin en önemli şairlerindendi.
"Garip" akımını başlatanlardandı.
Modern Türk edebiyatının en becerikli şairlerindendi.
Lakin ceketsiz öldü.
Sanat sepet işlerine verilmeyen önemin kurbanlarındandı. Başka bir memlekette doğsa, milletlerarası ün kazanırdı. Böyle bir ihanetten sonra bile hatırlanıyor. Orhan Veli'nin 110. doğumgünü kutlu olsun!
Bütün ŞiirleriOrhan Veli Kanık · Yapı Kredi Yayınları · 202424.1k okunma
(AĞIR SPOILER)
Finlandiya, birkaç yıl arka arkaya dünyanın en mutlu ülkesi seçilen bir yurt.
Uzun yıllar boyunca İsveç ve Rus yönetimi altında kalmış bir ülke Finlandiya. Bağımsızlığını kazandıktan sonra bile zorlanan bir bataklık ülkesiydi. Sovyetler ile savaştılar, eski yönetimlerinin adamlarını öldürdüler.
Çukurlu yolda ilerlediler, ama bir yerden sonra çukurlar için çözümler bulmaya başladılar. Fotoğrafa Snellman, Stockholm doğumlu filozof ve Fin siyasetçisi ve Rahip Macdonald gibi insanlar geliverdi. Finlandiya "Bataklık Ülkesi"nden "Beyaz Zambaklar Ülkesi"ne dönüştü.
Ağzından küfür düşmeyen, saygısız, sarhoş genç askerleri ve genel olarak gençleri dürüst, çalışkan, alçakgönüllü ve zihni açık insanlara çevirdi. Ebeveynlerin çocuklarına nasıl davranmalarını öğrettiler.
Finlandiya'yı, Suomi'yi, İsveç İmparatorluğu'nun ortası, Rus İmparatorluğu'nun kuzeybatısı, bataklıklarını, yollarındaki çukurları: küfür eden gençlerini, insanını meleklere dönüştürdü, ve onları muhafaza etti.
Bataklıkları bir süre sonra kayboldu, güneş aç(ma)dı. Ama mutlulardı. İşte böyle Beyaz Zambaklar Ülkesi Beyaz Zambaklar Ülkesi oldu.
Bütün üstü bağlı,
Götürür onu kağnı,
Yedirirler onu,
Biter yakında.
Yeşil Kent ağlama, korkma,
Gelip gider hüzünlenme boşuna,
Akıtırlar azıcık kan,
Ağaçlarını dövüp,
Kağnılara bölerler,
Yedirirler seni,
Bitersin yakında.
Düpedüz öldürürler
Yedirirler
Bir şey yapmaz insanlar.
Ağlama Yeşil Kent,
Gelip gider onlar,
Geçicidir onlar,
Güler, söz verirler,
Lakin birkaç sanayi bölgesi için
Yedirirler seni.
Üzülme, Yeşil Kent.
Ah be, ağaçların ne güzel Yeşil Kent.
Gülümsetirler belki,
Yedirenler olmasa.
Yeşil Kent ağlama korkma,
Gelip gider onlar, o yüzden hüzünlenme boşuna.