Karakol tutanaklarında isyandır adım
Cellat suratlara aşina bir bela, Faili belirgin bir cinayetim
Lice’de illegal bir yürüyüş, Silvan' da sokağa çıkmaktan firariyim
Beni Amed' de vurun Ape Musayı vurduğunuz yerde
Vedat Aydınla yan yana gömün
Yollara döşenmiş bir barikat, alevlerimden çoğalan bir cehennemim
Tutsaklığa direnen bir slogan,
Lâ havle!
Yetmişlik bir adamı on yedilik bir kız çocuğuna dokunurken boynundaki muska ile boğmak gerek. Otogarları ve Muş'u yakmak gerek.! Tanık olduğum her anı belleğimden nasıl sileriz bilmem ama tanık olabileceklerimi bıyıklı pis bir adamın gözü önünde bayrak yapıp yakmak gerek.
Sonra Kabil konuştu, Şimdi beni öldürebilirsin, Yapamam, tanrı sözünden dönemez, sen terk edilmiş yeryüzünde doğal ölümünle öleceksin ve leşçi kuşlar gelip senin etini didikleyecekler, Evet, önce sen benim ruhumu didikledikten sonra. Tanrı' nın cevabı işitilmedi, kabil' in sonraki karşılığı da yok olup gitti; en mantıklısı, birbirlerine karşı hala argüman geliştiriyor olmalarıdır; müspet bilimin öğrettiklerine bakılırsa, tartışmaya devam etmişlerdir ve hala da tartışmaktadırlar. Hikaye bitti, anlatacak başka bir şey olmayacak.