Ahmet Doğan

Sürekli sorduğu soru, "Orada nasıl bir beyin var acaba?" idi. Neyi ne kadar yapabilir? Kendisini nereye götürebilir? Ruth' a götürebilir mi?
Reklam
Hayatta ilk kez kendinin farkına varan Martin Eden,kimseyi yargılayabilecek durumda değildi ve bu rezil günlerine baktıkça utançtan kızarıyordu.
"Yatakta kitap okumaya devam ederse gaz parası keseceğimizi söyledin mi peki"

Reader Follow Recommendations

See All
Halbuki güzelliği içlerinde hisseden insanlardan olsalardı,o parlayan gözlerin ve hararetlenmiş yüzün,gencin aşkla ilk tanışmasının belirtisi olduğunu anlayabilirdi.
Öğrenme sürecinde uğradığı başarısızlıkları,girdiği çıkmazları hatırladı.Yine de üstesinden gelmeyi başarmıştı.Onlar da bir gün hayata atılacak ve feleğin çemberinden geçecekti.İyi o zaman,onlar bununla uğraşırken kendisi de kitaplardan hayatın öbür tarafını öğrenebilirdi.
Reklam
Öğrenme sürecinde uğradığı başarısızlıkları, girdiği çıkmazları hatırladı. Yine de üstesinden gelmeyi başarmıştı.
Onların yaptığı her şeyi kendi de yapabilirdi. Kendisinin bizzat yaşadığı hayatı onlar kitaplardan öğreniyordu. Onun da beyni onlarınki kadar bilgi doluydu, sadece bilginin türü değişikti.
Kendini öğrencilerle karşılaştırmaya başladı.
Bu ilahi duygu, genci allak bullak etti. Sarsıp aklını başına getirdi. O ana dek hiçbir ilahi kelam, hiçbir tanrısal alamet, hiçbir semavi işaret ulaşmamıştı kendisine. İlahi olan hiçbir şeye inanmamıştı. Hep dinsiz olmuş, rahiplerle ve ruhlarının ölümsüzlüğüyle tatlı tatlı dalgasını geçmişti. Bu hayatın ötesinde bir hayat yoktu ona göre; hayat o anda ve oradaydı, sonrasıysa sonsuz kör karanlıktı. Oysa kızın gözlerinde gördüğü şey ruhtu...
Sonunda o kadınla karşılaşmıştı.
Reklam
"Onun hakkında ne düşünüyorsun?" diye sordu Arthur. "Çok ilginç biri, taze bir esinti gibi," diye cevap verdi Ruth. "Kaç yaşındaymış?" "Yirmi. Yakında yirmi bir olacakmış. Bu öğlen sordum. Bu kadar genç olabileceğini düşünmemiştim. Kardeşlerine iyi geceler öpücüğü verirken kızın aklından şu düşünce geçti: "Benden üç yaş küçükmüş."
Bir volkan gibi güç, zindelik ve sağlık fışkırtarak etrafını alazlandırıp yakan bu adama yaslanmak istiyordu.
Sahte ve içtenlik siz davranışlara yer yoktu onda.
Uygar bir adamdı o, tam olarak böyleydi hem de; kitaplarda okuduğu insanlarla beraber yemek yiyordu. Hatta kendisi de o kitapların içindeydi, cilt cilt basılmış sayfaların arasında büyük bir maceraya atılmıştı.
Hayatında hiç bu kadar zorlanmamıştı sanki. En güç işler bile bunun yanında çocuk oyuncağı kalırdı. Alnında küçük nem damlaları birikmiş, gömleği alışık olmadığı bir sürü şeyi aynı anda yapmak için gösterdiği çaba nedeniyle ter içinde kalmıştı. Daha önce hiç yemediği gibi yemek, kendine yabancı yemek aletlerini kullanmak, her bir yeni aletle nasıl başa çıkacağını öğrenmek için etrafa kaçamak bakışlar atmak, zihnine dolan izlenim selini düzenlemek ve sınıflandırmak; kıza duyduğu arzunun kendisini hissizleştirip donuklaştıran ve canını acıtan bir huzursuzluğa bürünüp aklını karıştırdığının farkına varmak; onun hayatına ulaşmak için duyduğu büyük dürtüyü hissetmek; ona nasıl kavuşacağına dair belirsiz plan ve kurguların peşinde giderken sürekli yoldan çıkan zihnine hâkim olmak zorundaydı.
2,231 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.