Ahmet altıok

“Sünnet” başlığında sunulanların bir kısmı peygamberimize iftira olarak uydurulmuştur. Bir kısım sünnetlerse peygamberimizin kavminin veya Arapların veya mezheplerle hadislerin oluştuğu dönem ve bölgenin adetleridir veya peygamberimizin şahsi tercihlerinden dolayı işlediği fiiller olmalarına rağmen dinle alakası olmayan davranışları ve sözleridir. Cübbe giymek, kabak yemek, yer sofrasında yemek gibi… Bunlar peygambere savaş açan müşriklerin, örneğin Ebu Cehil’in de davranış tarzlarıdır. Kimisi iklimden, kimisi örften, kimisi o yörede yetişen sebzelerden kaynaklanmaktadır…”
Reklam
“Kuran’a dayalı bir İslam modelinden uzaklaşılıp, insan sözlerinin Allah’ın hükmü olarak takdim edildiği, hadise dayalı bir yaklaşımın kuvvetlendiği ortamda, insanlar dini farklı farklı anlamaya başlamışlardı. Bu tablo, İslam’ı anlama ve yaşamada birbirleriyle uzlaşmayan, dini konularda ayrılığa düşen farklı düşüncelerin, kamplaşmasına ve mezheplerin doğmasına sebep oldu. Bu ortamda mezhep bağlıları, kendi düşüncelerinin haklılığını ispat edip halkı etkileyebilmek ve kendi mezheplerine çekebilmek için Hz. Peygamber’in dilinden kendi mezheplerini öven, öteki mezhepleri aşağılayan uydurma hadislere dayanma ihtiyacı hissettiler.”
“Kur’an ayetlerinden görüyoruz ki çoğunluğa veya toplumda hakim olan görüşe uymak, insanları doğruya götürmeye yetmemektedir. Oysa bugün İnsanların dini adeta bir geleneğe dönüştürdüklerini, din adına bir çok kabulün kökenini araştırmadan bu kabullerin dinin bir parçası olup olmadığını sorgulamadan, yaygın görüştür diye, şehyleri dedi diye, falanca hoca dedi diye kabul ettiklerini gözlemliyoruz.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tarikatların en önemli kurallarından biri, müridin kendisini şeyhine, “ölünün kendini ölü yıkayıcısına bıraktığı gibi” teslim etmesidir. Kuran’ın aklımızı çalıştırmayı emretmesine rağmen tarikatlarda körü körüne itaat esastır. Tarikat üyelerine, akıllarını bir kenara bırakıp şeyhlerine tabi olmaları, bu yolda akılla gidilemeyeceği anlatılır. Bu prensibi kabul edip şeyhe tabi olan kişiye, şeyhin müceddidliğinin veya Mehdiliğinin veya İsalığının inandırılmasından ve şeyhin dünyadaki en üstün insan olduğuna iknadan sonra kişinin maddi açıdan sömürülmesi, dine yapılan ilave ve eksiltmelerin yutturulması gayet kolay olmaktadır.
Kur’an yerine şeyhe tabi olanlar, Kuran’ı ancak ölülerin arkasından üstelik bilmedikleri bir dilde okuyanlar, Kuran’ın manası yerine melodisine önem verenler, ne yazık ki bu ayetlerdeki uyarıyı anlamamakta, Kuran’ı rehber kitap olarak değil, ölülerin arkasından okunan bir okuma kitabı olarak görmektedirler.
Reklam
Reklam
73 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.