Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rumeysa

Rumeysa
@Aime
Ankara
37 okur puanı
Ağustos 2017 tarihinde katıldı
“Ben şimdi hiçbir yere ait değilim, her yerde bir yabancı ve en iyi ihtimalle bir konuk durumundayım.”
Reklam
“Bütün ıstırapların, orada, o eşikte bitecek… Acaba hep böyle mi düşünürüz; ölümün mü hayatın mı çocuğuyuz? Bu saati hangisi kuruyor, mevsimlerin eli mi, mutlak karanlığın parmağı mı?”
Çünkü suyun sesi aşkın, ihtirasın sesinden kuvvetlidir. Karanlıkta su sesi insanın içindeki ölüm mayasının dilini konuşur.
Sayfa 35

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Gerçek bir beraberliğin bir elektrik şalteri gibi istenildiğinde açılıp kapanamayacağını, başka birinin kaderinde rol oynamanın kendi özgürlüğünden de fedakarlık etmek anlamına geldiğini anlamaya başlıyordum.”
“Haydi biraz cesaret Drogo, bu senin son kağıdın, ölümün karşısına bir asker gibi çık ki hiç olmazsa kandırılmış yaşamın güzel bitsin. Yazgıdan intikamını al, kimse sana kahraman ya da buna benzer bir şey demeyecek ama işte tam da bunun için böyle yapmaya değer. Gölgenin sınırını, resmi geçitteymiş gibi dimdik, kararlı bir adımla aş, hatta becerebilirsen gülümse. Sonuçta vicdanın çok rahatsız değil ve Tanrı seni affedecektir.”
Sayfa 230Kitabı okudu
Reklam
“Ömründen on beş yıl daha eksilmişti. Ne yazık ki, kendisinde hiçbir değişiklik hissetmiyordu, zaman çok çabuk geçmiş, ruhu yaşlanmaya vakit bulamamıştı.”
Sayfa 198Kitabı okudu
“Hani yazgının en belirleyici anları, size dokunmadan burnunuzun dibinden geçip gider ve sizi solmuş yapraklardan oluşan bir burgacın bırakırlar ya, işte o yiten korkunç ama dev fırsat duygusunu hissediyordu.”
“Önünde tanrılar gibi, yüzlerce gençlik yılı olsa dahi, ona düşen pay hep küçücük olacaktı. Oysa, onun önünde, basit ve sıradan bir yaşam, cimrice verilmiş bir armağan gibi, yılları parmakla sayılabilecek ve insan tanıyana kadar eriyip gidecek küçücük insani bir gençlik vardı.”
“O zamana değin, çocukken insana sonsuz gibi görünen bir yolda, yılların yavaş yavaş ve hafifçe geçtiği, böylece hiçkimsenin akıp gittiklerinin ayırdına varamadığı bir yolda, hep ilk gençliğinin kaygısızlığıyla ilerlemişti.”
“…birkaç adım yürüyen onlarca nöbetçi görünüyordu. Bir sarkacın hareketi gibi sonsuz izlenimi veren bu yalnızlığın büyüsünü bozmaksızın zamanın akışını parçalara bölüyorlardı.”
Reklam
“…demek ki annesi, bir daha hiç geri gelmemek üzere yitip gitmiş bir mutluluğu olduğu gibi koruyabileceğine, zamanın akışını durdurabileceğine, oğlu geri geldiğinde kapı ve camları açmakla her şeyin eskisi gibi olabileceğine inanıyordu.”
“En azından öylece aklıma geliverdiğinde böyle düşünüyorum. Ne var ki, kırıldığım zamanlarda, o dönemlerde yaşadığım kırgınlıklar canlanıyor yeniden; kendimi suçlu hissettiğimde, o dönemlerdeki suçluluk hislerim canlanıyor ve şu andaki özlemimde, şimdiki sıla hasretimde, o zamanların özlemini ve sıla hasretini duyumsuyorum. Hayatlarımızın katmanları öylesine üst üste yığılmış ki, sonradan yaşadıklarımızda eskilerle karşılaşıyoruz durmadan: halleşip bir kenara bıraktığımız yaşantılar olarak değil, güncel ve canlı deneyimler olarak.”
Sayfa 188Kitabı okudu
“Hanna’yı küçük bir kovuğa kapatmıştım; benim için bir önem taşıyan, bana bir şeyler veren ve uğrunda bir şeyler yaptığım bir kovuktu bu, ama hayatımdaki bir yer değildi.”
Sayfa 170Kitabı okudu
“Selamlar ve kasetlerden oluşan bu küçük, hafif, korunaklı dünyanın, gerçek bir yakınlığı kaldıramayacak kadar yapay ve kırılgan olmasından korkuyordum.”
Sayfa 167Kitabı okudu
“Doğru zaman kaçırılmışsa, diye düşündüm, eğer insan bir şeyi kendinden bunca zaman esirgemişse eğer, büyük bir güçle başlasa ve coşkuyla desteklense bile, artık çok geç kalınmış demektir. Yoksa ‘çok geç’ kalınmaz mı hiçbir zaman; yalnızca ‘geç’ mi kalınır ve ‘geç’ olması, her şeye karşın hiç olmamasından daha mı iyidir? Bilemiyorum.”
Sayfa 163Kitabı okudu
155 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.