Gece yarısı seni balkonunda görünce
Neden sokak sokak dolaşıp
Mutlu insanları arıyorum?
Sevgilim
Sen olmasaydın
Ben de ağaçlardan, kuşlardan
Söz edebilirdim.
Meğer ne tuhaf şeymiş
Kavuşmak!
Şimdi ben
Uzak ülkelerin birinde
Çocuk bahçelerinde oturmuş,
Ya da üçüncüsünde bir trenin
Limon, üzüm, portakal
Yerken yanımdakiler,
Ya da
Yağmurlu bir gece yarısı
Bir garda
Tren beklediğim zaman
Kavuşmayı düşünmeyeceğimden korkuyorum
Bu türküye kimseyi katmıyorum
Sonunda böylesi daha iyi
Kısrak sağrılarını düşünmek daha iyi
Hayvan yemlerini, otları düşünmek daha iyi
Sarsmayın iğretiyim daha iyi
Sonunda belki bulamam
Belki istemem.
Kendimi inadına gözüne soksam da varlığımı tümüyle yadsıyordu. Hangi mutlu görüntülerin farkına vardığı benim imgelememi aşsa da soluk, sulu gözleri sürekli durgun yaz denizlerine benziyordu.
Üşüyünce ağlıyorsun yalnızım dememek için
Uçaklar gemiler trenler çiziyorsun duvarlara
Kendine bir deniz bul artık bir de rüzgar
Parçalanacağın bir uçurum bul bu dünyada
Tek tutkun o kenti bırakıp gelmek olmalı
Ve gelirken havaya uçurmak bindiğin otobüsü
Birden ayrımsadık ki ayrılık orda başlıyor
Tam da çiçeklerin sulanmadığı yerde
Konuşacak bir şeyler bulamıyorsak günboyu
Derim ki ayrılık gündemdedir ne yapılsa
Ve sen bütün ayraçları kaldırdığını sanmıştın
Ama unutmuşsun yine de ayrılık ayracını
Ah ellerim, ah beni hatırlayan herkes
bir kötü romanda beşinci kişiyim filan
ve beni tanımayan herkes
Ben aranan bir şeyim bir parça analjezik.
sesim dükkansızlığın sesidir bir parça aralık
tahta kepekli tahta kepenksiz bir parça aralık
Sokaklarda.
Havralarda.
Yataklarda.
Dünyada.
ve onun hüznü bir haydudun hüzünüdür
biraz da kendinin yaptığı