Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alev Hasret Karabudak Güneş

Alev Hasret Karabudak Güneş
@AlevHasret
Kitapperest Evli
Kör istavroz çıkarayım derken tutar burnunu kırarmış.
Reklam

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Zaman saatlerle değil, kapanmayan hesaplarla, tükenmeyen acılarla, insanın ruhunu ele geçiren o iç sıkıntısıyla geçtiği için bazı geceler diğerlerinden daha uzun olurdu.
Reklam
Sanki göçüp gitmemiş de yanından geçtiğim dut ağacının dibinde oturmuş, sekiz köşeli şapkasını başına takmış, boynunu öne eğmiş, parmaklarının ucunda atan kalbine söz geçirmeye çalışıyor, geçmişine, geride bıraktığı kalp kırıklıklarına ve tükettiği ömrüne karşı türkü söylüyordu hala.
Yaşarken ayrı, ölürken ayrı vurdun beni, rahat mısın şimdi?
Bütün babalardan geriye bir boşluk kalıyormuş. İyi ya da kötü, her seferinde hep aynı boşluk gelip gözlerimize yerleşiyormuş.
Konuşmak için insana bazı kelimeler ve takat gerekiyordu ve ben içimdeki tüm sesleri sonsuza kadar kaybetmiş gibiydim.
Türküler, insanlar dertlerini anlatmak için uzun uzun zahmet etmesin, anlatmak için yorulmasın, onların yerine birileri konuşsun, kederlerini dünyaya haykırsın diye vardı belki de.
Reklam
Oysa ölüm, insana açılan tüm kapıların sonsuza kadar kapanması demekti ve onca acıya rağmen hala hayatta kalmak, dünyaya katlanıyor olmak kötü bir pas tadı bırakıyordu insanın ağzında.
Biliyordum. Artık yoktu. Nafileydi. Çünkü bütün babalar eninde sonunda ölürdü ve hiçbiri geri gelmezdi.
Çünkü ayrılık, sadece bir insandan değil, artık içinde olmadığımız bir hikayeden de mahrum kalmak demekti.
Herkesin babası bir kere ölürdü. Alır götürür, yıkar, kefenler, toprağa gömer ve sonra arada bir acıyla hatırlanan bir ölüye dönüşürdü babalar. Benimki yıllardır tekrar tekrar ölüyordu. Bir bakışla, bir sözle, upuzun bir suskunlukla, havaya kalkan bir parmakla, sallanan bir elle, bir iç çekişle ölüyordu babam.
781 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.