Aleyna sebile Erkek

Aleyna sebile Erkek
@AleynaSebile1
Kedili kitaplı bir kadın
”acelem yok benim, biliyorsun. bir gün sana dünyada dayanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğreteceğim.”
Reklam
"Fakat sen bana gülümsedin ve teselli etmek istercesine şöyle dedin: "Ama yolculuklardan geri dönülür." "Evet" diye cevap verdim, "geri dönülür, ama o zaman zaten artık unutulmuştur."
Sayfa 50 - İş Bankası
'git…git ona doğru, umurumda değil sen güneşsin…o yeryüzü…ben gökyüzü onun üzerine doğ, çünkü ben konmuşum naz ile yıldızların omuzuna beni perdelerin arkasına çeken sen nasıl anlamadın sırlarımı? bedeninden vazgeçtim senin, çünkü dünyada benim isteğimin amacı bir ten değildi koştuysam sana doğru böyle aşka aşığım, senin visâline değil ışıksız gecelerimin karanlığında senin hayalinden daha güzeldir aşkın hayali onun yanında oturduğun şu an sen, şarap ve ona kavuşma devleti! gitti geçmiş ve eskidi o efsane bir senin bedenin ve bir de onun yok olmayan aşkı kaldı.''

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yumurtasını kırıp dünyaya merhaba demiş bir kırlangıç yavrusuydum o an. Çıt diye kabuğunu kırıp toprağın nemli koynuna, küçük yeşil başını koyuvermiş şaşkın bir patlıcan tohumuydum. Üzerine günlerce yağmur yağmış mutlu bir ormandım.
Sayfa 84 - Sel
Parmağının ucuyla çarşaftaki izleri takip ettin. Çizgilerin çizildiği anları bulmaya çalıştın kumaşın üzerinde. “Bak, tam şurada sarılmışız.” “Tam şurada öpmüş beni.” “Şurada düğme- lerini bulmuş elbisemin.” Yastıkta bıraktığı çukuru kokladın. Bir kitabın arasına kurumaya bırakılmış bir çiçek. Unutmabeni çiçe- ği. Hiç görmedin, hiç koklamadın, nasıl bir çiçek bilmiyordun. Ama adını seviyordun.
Sayfa 46 - Sel
Reklam
En mutlu an
Derin bir huzurla her yerimi saran o harika altın an belki bir kaç saniye sürmüştü, ama mutluluk bana saatlerce, yıllarca gibi gelmişti. 26 Mayıs 1975 Pazartesi günü, saat üçe çeyrek kala civarında bir an, sanki bizim suçtan, günahtan, cezadan ve pişmanlıktan kurtulduğumuz gibi, dünyada yerçekimi ve zamanın kurallarından kurtulmuş gibiydi. Füsun'un sıcaktan ve sevişmekten ter içinde kalmış omzunu öpmüş, onu arkadan yavaşça sarmış, içine girmiş ve sol kulağını hafifçe ısırmıştım ki,kulağına takılı küpe uzunca bir an sanki havada durdu ve sonra da kendiliğinden düştü. O kadar mutluyduk ki, o gün şekline hiç dikkat etmediğim bu küpeyi sanki hiç farketmedik ve öpüşmeye devam ettik. "
Sayfa 11 - Yky
Yavaşlığın keyfi neden yitip gitti böyle? Ah nerede şimdi geçmişin aylakları? Halk türkülerinin tembel kahramanları neredeler, bir değirmenden ötekine sürüklenip duran, açık havada yıldız palasta uyku çeken şu serseri tayfası nerede şimdi? Kır yollarıyla, çayırlarıyla, harman yerleriyle, doğa güzellikleriyle nereye gittiler? Bir Çek atasözü onların tatlı aylaklıklarını bir eğretilemeyle tanımlar: Tanrının pencerelerini seyrediyorlar. Tanrının pencerelerini seyreden kimsenin canı hiç sıkılmaz; mutludur. Günümüz dünyasında işsizlik’e dönüştü aylaklık; aynı şey değil kuşkusuz: İşe yaramaz hisseder kendini işsiz insan, canı sıkılır, yoksun kaldığı devinimi arar durmadan. Dikiz aynasına bakıyorum: Karşı yönden gelen arabalar yüzünden bir türlü beni sollayıp geçemeyen aynı araba. Sürücünün yanında bir kadın var; adam kadına neden gülünç bir şeyler anlatmıyor acaba? Elini niçin onun dizine koymuyor? Bunu yapacağına, önündeki arabayı yeterince hızlı sürmeyen sürücüyü lanetleyip duruyor; kadına gelince, o da sürücüye eliyle dokunmayı aklına bile getirmiyor, kafasının içinde onunla birlikte araba kullanıyor ve o da beni lanetleyip duruyor. Bana gelince, ben Paris’ten bir kır şatosuna yapılan bir başka yolculuğu, Madame de T. ile ona refakat eden genç şövalyenin bundan iki yüzyılı aşkın bir süre önce yaptıkları yolculuğu düşünüyorum. Birbirlerinin ilk kez bu kadar yakınında duruyorlar, hızın yavaşlığının yarattığı o dile gelmez kösnül hava onları içine alıyor: Arabanın devinimlerine uygun olarak sallanan iki vücut birbirine dokunuyor önce rastlantıyla, sonra bile bile ve oluyor olacak olan, öykü başlıyor.
Sayfa 10 - CanKitabı okudu
“Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum. Bilseydim,bu mutluluğu koruyabilir,her şey de bambaşka gelişebilir miydi ? Evet, bunun hayatımın en mutlu anı olduğunu anlayabilseydim, asla kaçırmazdım o mutluluğu.”
Yapıkredi
Anımsıyorsundur: Senin için, “Benim kızım insan olacak” demiştim. Sen, benim bu sözümü o anda beynine kazımış, ama yüzüme de hayretle bakmıştın— o hayretini anımsıyorsun değil mi? Evet, gururla, biraz da övünçle söylemiştim o sözü ( babalar çocuklarından kendilerine pay çıkartırlar ya işte... )
Sayfa 40
Ne çok dağıldın oysa, o günden - öncesinden de - bu yana ne çok koptun ve parçalandın
Sayfa 31 - Metis
Reklam
"Yapayalnızım ama bir kente yürüyen ordu gibiyim."
Sayfa 80 - Can