Korku cezadan daha beterdir, çünki ceza nihayetinde bellidir ve ister küçük ister büyük bir ceza söz konusu olsun, korkunun korkunç sonsuzluğundan daha kötü olamaz.
Samanyolu bölgesinden yedinci küreye düşen şu ışıklı tohumu
görüyor musun? Bunlar ruh tohumlarıdır. Bunlar, Satürn bölgesine
geldiklerinde kaygıdan ve tasadan uzak mutluluk içinde fakat mutluluklarının farkında olmadan yaşayan hafif buhar gibi şeylerdir.
Ama Satürn bölgesinden daha aşağı bölgelere düşerken gitgide
ağırlaşan bedenlere bürünürler. Her bedenlenişte içine girdikleri
ortama uyum sağlarlar ve pırıltılarını gittikçe kaybederler. Bu, içine
girdikleri ortamların bir zaruretidir. Kendi ışıklarını azaltmadan, daha aşağı ortamlara uyum sağlayamazlar.
Yaşamsal enerjileri artmaktadır ama daha kaba bedenlere girdikçe
o semavi kökenlerinin anısını gitgide unutmaktadırlar. İşte ruhların
aşağılara inişleri böyle gerçekleşmektedir.
Dünyaya geldiklerinde maddeye daha da bağlanmaya, bir beden
içinde yaşam özlemiyle daha da sarhoş olan ruhlar, kendilerini
maddi zevkler peşinde koşarken bulurlar ve eski anılarını tamamen
unuturlar. Onlar için şehvet ve maddi zevkler yaşamlarının ana
gayesi haline gelir.
Beden içinde yaşarken İlahi Yaşamı boş bir düş gibi hayal etmekten
başka bir şey yapamayan insanların dünyası işte böyle bir dünyadır...
Ancak inisiyeler bilir ki, ruh göğün evladıdır. Aranızda böyle inisiyeler vardır ve sen de onlardan biri olacaksın.