Ah şu ellerim bana neler yaptırıyor.
Kanlı hançer bana yol gösteriyor.
Zihnim ve kalbim korkunç bir savaş içinde.
Macbeth’den daha az acı çektiğimi kim söyleyebilir?
Talihsiz bedenim birazdan büyük bir günah işleyecek.
Bu günah, ömür boyu peşimden gelecek.
Kulağımda dalga sesleri,
Ufukta yıldırımlar.
Yanımdan geçen silüetler,
Bir düşünceden ibaret.
Ayaktayım.
Yarım kalmış pipomu çıkardım,
Kordan kaçan dumanı içime çektim,
Yalnızlığı hiç bu kadar derin hissetmemiştim.
Kim verdi elime kanlı hançeri,
Kimdir beni lanetleyen,
Nedir hayatımın değeri?
Ey insanlık, ey tabiat;
Sensin yozluğumun sebebi.
Kaybettim hazinemi
Boyun eğdim karanlığa
Ne kaldı elimde
Gözyaşından başka?..
Tanrım, ben ne yaptım?
Bu durumda benimle evlenmez.
Ona her şeyi anlatmalı mıyım?
Bu durumda bana düşman olur yapamam.
Hayatım, artık bir trajedi.
Ne yaptıysam aşkımdan.
Ama o da mutluluk getirmedi.
Ne olurdu bekleseydim?
Ne gerek vardı hızlandırmaya, zaten kaçınılmaz sonu?
Sayemde ellerim kan gördü,
Sonra kader ağlarını ördü,
Önce benliğim sonra sevgilim kayboldu.
Zavallı ustam, kendi yatağında boğuldu.
Sefil hizmetçi, hırsımın kurbanı oldu.
Bir akşamüstü Hava karışık, biraz bulutlu.
Bahçede oturuyorum.
Sokaklar sessiz, sokaklar kuşkulu.
Kapı açılıyor.
Siyah bir elbise görüyorum.
Yaklaşıyor.
Duyarsız kalıyorum çevreye.
Birkaç kelime mırıldanıyor.
Kulaklarım sağır artık başka her şeye.
Yalnızca siyah bir elbise
Ve yumuşak bir ses...
O an anlıyorum.
Kaybolacak sonsuza dek
Perişan, solgun neşem.
Kül olacak bugüne dek
Sakladığım her zerrem.
Uzaklaşıyor.
Gözlerini alıyor benden.
Korkuyorum.
Uyanıyor içimdeki karanlık zümre.
Kapıyı yavaşça kapatıyor.
Bir daha açmamak üzre...
Gözlerim seni arıyor
Başkasının gözlerinde.
Bakışların ışıyor;
Çirkin, vefasız insanların
Solgun gözlerinde.
Gözlerim çekip alıyor seni
Bir başka gözden.
Böyle avutuyorum kendimi.
Başka ne gelir elden...