Ali Ulvi Acemoğlu

Ali Ulvi Acemoğlu
@Ali_Ulvi_Acem
letterboxd.com/aliulviacem Ne Mutlu Türküm Diyene!
Serbest
Yüksek Lisans
Şanlıurfa
24 okur puanı
Mayıs 2024 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Altyazı Dergisi Ekim 2001 / 1. Sayı / Serdar Kökçeoğlu
Amerikan Pastası, Farrelly biraderlerin öncülük ettiği, toplum içinde rahatça osurma benzeri bir özgürlükten yararlanılarak, 'seks konusunda ima etmeyi bırak, göster gitsin' mantığıyla fırına verilmiş çikolatalı pasta lezzetinde bir film. Aklı fikri atıl vaziyette duran aletlerini kullanmakta olan ve yıl sonu partisinde ne olursa olsun erkekliğe adım atmayı kafasına koyan bir grup sivilcesiz oğlanın hikâyesi. İnsan bu filmi hatırladığı zaman "hikâyenin, ne anlatılmak istendiğinin, hatta filmin bile ne önemi var" diye düşünüyor. Yani filmden geriye kalanlar unutulması imkânsız, sulu, bir avuç sahneyle sınırlı: Hayal kırıklığıyla dolu bir anda soğuk su niyetine içilen sperm dolu bir bardak bira, pastayla yaşanan mastürbasyon deneyimi, filmin iflah olmaz utangacı ve şanssızı' Jim'in (Biggs) ilk deneyimini yaşadığı gecenin sabahında uyanıp "Tanrım, kullanıldım..." dediği sahne gibi... Amerikan Pastası, aslında birçok açıdan eleştiriye açık bir film. Filmin sonunda ilk deneyimlerini 'nihayet' yaşayan gençlerin, ağaca bağlandıktan sonra aydınlanan Buddha gibi olgunlaşmalarını açıkça filmin en 'hard' esprilerinden bile daha komik bulmuştum.
Reklam
Altyazı Dergisi Ekim 2001 / 1. Sayı / In The Mood For Love
Filmin büyük bölümü kapalı mekânlarda geçiyor olmasına karşın izleyici, 60'ların Hong Kong'unun ruhunu da kavrayabiliyor. Wong Kar-Wai bununla ilgili olarak şunları söylüyor: "Bütün bir dönemin hissini yansıtmak istedim. O zamanlar günümüze göre her şeyin daha alttan alta, usul usul yaşandığı bir dönemdi. En baştan beri sadece bir ilişkiyi anlatan bir film yapmak istemiyordum. Bu sıkıcı, tahmin edilebilir bir şey olurdu. Bu durumda iki muhtemel sonu olacaktı filmin: Ya çiftler filmin sonunda bir araya gelir, ya da ayrılıp kendi yollarına devam ederler. Beni ilgilendiren o koşullar altında insanların nasıl davrandıkları, nasıl ilişki kurdukları, nasıl sır sakladıkları ve paylaştıkları." Filmin geçtiği günler aynı zamanda Çin'de Kültürel Devrim'in yaşandığı döneme denk düşüyor. Yani gördüğümüz, yönetmenin bize sunduğu çerçevenin dışında son derece hareketli günler yaşanıyor. Yönetmen bu- nunla ilgili olarak da şöyle diyor: "1966 Hong Kong'un tarihinde bir dönüm noktasıdır. Anakaradaki Kültürel Devrim'in peş peşe pek çok etkisi oldu ve bunlar Hong Kong'lu insanları gelecekleri hakkında daha ciddi düşünmeye zorladı. Pek çoğu Çin'den 40'lı yılların sonunda Hong Kong'a gelmişti; yirmi yıl boyunca burada kendilerine yeni bir yaşam kurdular ve birdenbire tekrar taşınmak zorunda hissettiler kendilerini. 1966 bir şeylerin bittiği ve yeni bir şeylerin başladığı tarihtir."
Kindar Nesil
Yıllardır kiracıyım istisnai durumlar hariç hiçbir ev sahibimle dostane şekilde ayrılamadım. Tabiki bunda ev sahiplerinin daire sahibi olmayı adeta karşı tarafın ruhuna da sahip olmakla eş tutmalarının etkisi çok büyük. Tefe-Tüfe oranını her seferinde kabul etmeme rağmen sudan sebeplerle 5. Yılımda 5 kez ev değiştirmek durumunda kaldım. Bu insanların ne yapmak istediklerini anlamış değiliz. Biz şu an için doğamız gereği insan yumruklamayı beceremediğimiz için duvarları yumrukluyoruz. Bu mağduriyetler ise ilerde toplumda daha da büyük sorunlar doğuracaktır. Zaten kalitesiz ve işçiliği çöp yapılara kendi canımızı emanet ediyoruz, üzerine ise bu çekilen çile hiç adilane değil. Sana zarar verene aynıyla muamele etme derler, çok doğru bir söz, ancak ben bu kez eve zarar ziyan vermekten öte daha farklı birşey yapmak istedim. Salonun ortasına sıçtım. Yanlış duymadığınız tam da böyle yaptım. Benim de haykırışım buydu. Temizlesinler. Gerçi yüzleri de kızarmaz. Dindar nesil dediler kindar nesil olduk.
Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz
"Zoru başarmak bizim genetiğimizde var ve biz zoru seven bir milletiz. "Evrim yapmasını bilmediğimiz için devrim yapıyoruz."
Eskiden okumanın, sınavlara girmenin de bir şanı, şerefi vardı. Tünelin sonunda birşeyler olmak çabası gençleri ayakta tutup yaşama bağlıyordu. Milyonlarca yavrunun alın terini dökerek yıllarca hazırlandığı bir sınavda soruların çalındığı iddiası bile başlı başına tüyler ürpertiyor. İki evlat sahibi bir baba olarak biz bu çocukları nasıl motive edeceğiz. Şahsen şu an benim gibi onlara bitik bir halde seslenen ebeveynlerden ne çıkar. Bu bozuk sistemi dahi alt etmeyi çocuklara nasıl anlatacağız.
Reklam
532 öğeden 1 ile 6 arasındakiler gösteriliyor.