Cemil Meriç'in okuduğum ilk kitabı ve beni daha fazlasını okumama yönlendiren kitabı oldu. Büyük bir fikir insanının eseri olarak nitelendirmek doğru olacaktır. Meriç'in çocukluğundan itibaren kitaplara olan merakı ve okuduğu tüm eserleri göz önüne aldığımızda; tüm eserlerden yoğrulan, -kendi deyimiyle- gerçekten bir "Fikir İşçisi" olduğunu görürüz. O, yalnızca toplumsal saptamalarda bulunmuş ve hakikati toplumun yüzüne adeta bir tokat gibi vurduğu için fikirleri her yöne çekilmeye çalışılmıştır. Cemil Meriç'in karşı çıktığı şey de budur. Amacı; yalnızca okumak, düşünmek, aydınlanmak ve aydınlatmaktır.
Kitap içeriği bakımından Edebiyat, felsefe, sosyoloji, tarih, dinler tarihi, iktisat vb. gibi konularının neredeyse hepsini içinde barındıran toplumsal inceleme ve eleştiri niteliğinde bir şaheser. Okurken zorlandığım tek şey kullanılan dil oldu fakat sonraları alıştım. Cemil Meriç, bir aydının tek dostu kitaplar olduğunu söylüyor. Aydının, ışık tutması gerektiğinden ve taraf olmaması gerektiğinden de uzun uzadıya bahsediyor. Kitabın başlarında muhteşem ve hayranlık uyandıran bir biyografisi var. Bu eser, toplumların, ideolojilerin incelenmesi ve hakikat arayışı içinde olan yalnız bir Aydın'ın ışık saçan eseridir. Batı'ya yakınlaşmayı esas alırken, kendinden uzaklaşan toplumları da incelediği bu eser, "gerçek bir aydın nasıl olmalıdır?" Sorusuna verilebilecek en güzel cevaptır.