İlk başlarda felsefi-edebi bir roman hissi veren lakin ilerleyen bölümlerde aşk hikayesine dönüşen olayları seyreder oldum.Sevgisiyle macide’yi aşkın uç noktalarına taşıyan Ömer’i gördük.Öyle zannediyorduk ama öyle değildi sevgisini Macide’ye gösteren Ömer tökezliyordu.Sarhoş haliyle karısının yanında başka kadına sulanan yanındaki erkeklerin karısına laf atmalarına ses çıkarmayan neredeyse karısını onlara sunmaya hazır olduğunu gördüğüm Ömer’in içindeki olağan bu duygunun bu alışılmışlığın sebebini yazarın da tabiriyle küçük şeytan’ın fısıltıları olduğu besbelliydi.Sabahattin Ali, olmasını ve yapılmasını hoş karşılamadığımız nice durum ve olayın sebebini aslında insanın içindeki şeytan olduğunu söylüyordu lakin asıl demek istediği asıl olayların baş sahibi insanın kendisidir sadece bir suçlu bir kurban aramak istediği için bu şeytanı kendisi yaratmıştır.
Kitapta okurken Ömer’e ilk başta üzülecek sonra kızacak en son ‘vay be’ diyeceksiniz.İnsan sevdiğini kendi eliyle başkasına verip başkasıyla mesud olmasını istemesi herkesin harcı değildir.Zaten böyle olaylar ya yüzyılda bir ya da bir romanda denk gelir:)