Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alik YILANKIRKAN

Kür Şad Ayaklanması Öncesi
639 yılının baharında Gök Türklerden Çin'e sığınan Türk beylerinden birinin isyana kalkıştığı görülmektedir. T' u-li Kağan'ın kardeşi Chie-shih-shuai 629 yılında ağabeyi ile Çin'e gelmişti. Diğer Gök Türk ileri gelenlerine Çin unvanları dağıtılırken Chie-shih-shuai'a da chung-lang generalliği rütbesi verildi. Daha sonra saray muhafızlığı generalliğine yükseltildi. Onun çapkın bir karaktere sahip olduğu ve bu yüzden ağabeyi tarafından azarlandığı Çin kaynakları tarafından bildirilmektedir. T' u-li Kağan'la kardeşi Chie-shih-shuai'ın arası bu sebeple açılmış olmalıdır. Çünkü Chie-shih-shuai da daha bonra T' u-li'yi hainlikle suçlamıştır. Hatta, daha da ileri giderek onu İmparator T' ai-tsung'e şikayet etmiştir. T' u-li gerçekten Doğu Gök Türk Devleti'nin Çin'e karşı en kuvvetli olduğu dönemde amcası İl Kağan'a rağmen Çinli Veliahd Li Shih-min ( sonradan İmparator T' ai-tsung) ile anlaşarak devletine ihanet etmişti. Nihayet henüz Gök Türk Devleti yıkılmadan bir hainlik daha yapmış, gidip T'ang hanedanına teslim olmuştu. Chie-shih-shuai ağabeyinin bu ihanetini görmemişti. İmparator T'ai-tsung, Chie-shih-shuai'in ithamlarını dikkate almadığı gibi onu küçümsedi.
Sayfa 148 - Esir Gök Türklerin Çin'de KonuşlandırılmasıKitabı okudu
Reklam
Afşin, Nejdet SANÇAR'a karşı sırayı bozduğu gibi, SANÇAR da bana karşı sırayı bozdu. En büyük kanun olan ölüm sıra diye bir şey dinlemiyor. İkinci, üçüncü saftakiler ilerdeki yerlerini çabuk alsınlar. Zaman çok azaldı. Artık yalnız kaldığımız zamanlardaki bazen ciddi ve kederli, bazen şaka ile karışık konuşmalar bitti. Şimdi ben ona ara sıra içimden hitap ediyor, fakat cevabını alamıyorum. Şu satırları, 1944 davasında SANÇAR'ın yaptığı savunmanın son cümlesiyle bitireyim: Türk Irkı Sağ Olsun...
Sayfa 100 - ÖTÜKEN, 11 Mart 1975, Sayı:3Kitabı okudu
Ne acı günler geçirdik değil mi, yavrucuğum? Belki yıllar sonra oturuh bunları tatlı tatlı anacağız. Anılar, ah anılar. Birden gençliğimi hatırladım. Ne günlerde onlar! Bazen cebimde bir kopekim olmazdı, ama neşemden bir şey kaybetmezdim. Akşamları Nevski caddesinde dolaşırken güzel bir kıs görsem hemen evlenme hayalleri kurardım. Tatlı günlerdi onlar Varenka, tatlı günler.
Sayfa 148Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
El kapısının ne olduğunu çok iyi bilirim, anacığım. Bir ekmek verir bin laf edarler. Sana tepeden bakarlar. Adam yerine koymazlar. Senin de bir kalp taşıdığını bilmezler. Verdikleri üç kuruşa onurunu, şerefini ayaklar altına alırlar.
Yıkılan İstanbul
İmparatorluk yeniden toparlanmaya başlayacaktı ama İstanbul'u yeniden imar edecek, eski durumuna getirecek para yoktu; daha 1204 yangınından kalma yıkıntılar, vahşice tahrip edilmiş binalar ve yakacak odun için yok edilmiş yapılar onarım için büyük sir servet gerektirdiğinden bu şekilde bırakıldılar. Fatih yaklaşık iki yüz sene sonra şehre girdiğinde şehri böyle bulacak ve İstanbul Osmanlı dönemine kadar hiçbir zaman bu yıkımın izlerini atmamış olacaktı.
Sayfa 120 - Yağmalama Sonrası İstanbul Ve Latin Krallığı DönemiKitabı okudu
Reklam
Huzurun nasıl bir hazine olduğunu huzuru kaçmış, kaçırılmış olanlar iyi bilir.
Sayfa 251 - "68. Vilayete Seyahat" (Ötüken, 1969, Sayı:12)Kitabı okudu
İslam birliği, Avrupa birliği, dünya birliği davalarının bol öne sürüldüğü ve tatlı tatlı konuşulduğu bir dünyada "Türk birliği" denilince çokları deliye dönüyor.
("Bir Felsefe Öğretmeninin Yanlışları" Orkun, 1964, Sayı:23)Kitabı okudu
Garip bir yönümüz var. Birisini andık mı, onu göklere çıkarıyoruz. Kör ölüyor, badem gözlü; kel ölüyor, sırma saçlı oluyor. Halbuki anma törenleri, tevilin ve yalanın değil, gerçeğin dile getirilmesi olmalı, genç nesiller eskileri hem erdemleri, hem de eksikleriyle öğrenmeye alışmalıdır.
Sayfa 198 - "MİLLETLERİ RUHLANDIRMAK"(11 Ekim 1971), ÖTÜKEN, 1971, Sayı: 10Kitabı okudu
İnsanlar, hele gençler ve çocuklar ne görürlerse onu kaparlar.
Sayfa 196 - Milletleri Ruhlandırmak, (11 Ekim 1971), ÖTÜKEN, 1971, Sayı: 10Kitabı okudu
Sevginin ve nefretin niçini, nedeni olmaz.
Sayfa 73 - Gözlem, 3 Nisan 1969Kitabı okudu
Reklam
Cihan tarihinde her milletten birçok hükümdar hanedanları gelmiştir. Fakat hiçbir hanedanın hiçbir hükümdarı kendi atalarının kusurundan bahsetmemiş ve ettirmemiştir. Bu yazıtta ise Türk devletinin alçalmasına sebep olarak bilgisiz, fena kağanların iş başına gelmiş olması gösteriliyor. Türk beğlerinin suçları hatırlatılıyor. Milletin itidalsizliği, açken tokluğu ve tokken açlığı düşünmediği, yani yarını hiç düşünmeyişi tenkit olunuyor. Fakat yine aynı milletin kağanlanıp devlet kurmak için ayaklanışı pek övmeye değer bir hadise olduğu halde gayet tabiî olarak anlatılıyor.
Sayfa 114Kitabı okudu
Kül Tigin Yazıtı
Türk milleti! İtidalsizsin. Açsa(n) tokluğ(u) düşünmezsin. Bir doyarsa(n) açlığ(ı) düşünmezsin. Öyle olduğun(uz) için (sizi) yükseltmiş (olan) kağanın(ız)ın sözün(ü) almadan yer sayarak vardınız. Hep ora(lar)da mahvoldunuz. Bittiniz. Orada kalmış olanlar(ı)nız yer sayarak hep ayakta olarak, ölerek yürüyordunuz.
Sayfa 104Kitabı okudu
Bilge Tonyukuk: "Korkmadık Savaştık."
Tanrı Umay, mukaddes Yersu(lar) (onlara) gaflet verdi. Neye kaçacağız? Çok(tular) diye neye korkacağız? Az(ız) diye ne(den) basılalım? Taarruz edelim' dedim. Taarruz ettim. Dağıttık. Ertesi gün çok geldi(ler). Ateş gibi kızıp geldi(ler). Savaştık. Bizimkilerden iki uç(lar)ı yarıdan artık idi. Tanrı yarkıladığı için çok diyi biz korkmadık. Savaştık.
Sayfa 99 - Bilge TonyukukKitabı okudu
Güzel Sanatlar
Güzel Sanatlar İnsanlarda alelâde duygulardan ve düşüncelerden başka bir de bediî duygular ve yüksek düşünceler vardır. Güzel sanatlar dediğimiz bilgi şubeleri bu bediî duygulardan ve yüksek düşüncelerden doğar. Bediî duygu demek güzellikler ve iyilikler karşısında duyulan yahut güzellik ve iyilikler karşısında duyulan yahut güzellik ve iyilik yaratmak kabiliyetinde olan duygudur. Yüksek düşünce ve de günlük düşüncelerin üstüne iyiyi, doğruyu, güzeli yanatacak olan düşüncedir. Yani bediî duygu ve yüksek düşünce demek, insan duygusunun ve düşüncesinin yaratıcı tarafı demektir.
Sayfa 9 - Edebiyat ve Edebiyat TarihiKitabı okudu
Sakalar orta Tiyanşan'da yaşıyorlardı. Bunların daha batısında, yani Aral Gölü ve Hazar Denizi arasında da Sakaların büyük bir kolu sayılan Mesagetler bulunuyordu. Sakalar, İranlılarla durmaksızın çarpışmışlardır. Bunların bir kahramanı milattan önce 624'te İranlılar tarafından hile ile öldürülmüştür. İran padişahı Kirus milâttan önce 545-539 yıllarında Sakalarla çarpışarak çarpışarak Batı Türkistan'ın cenup bölümlerini zapt etti. Siderya'ya kadar ilerledi. Fakat Mesagetlerin kadın hükümdarı "Tamiris" yahut "Demurus" la yaptığı savaşta yenilip öldü.
Sayfa 15 - SakalarKitabı okudu
110 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.