Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mehmet Emir Tümer

Osmanlı İmparatorluğu'nda tarih yazımının devlet tekelinde kalması ve matbaanın geç gelmesinin bir sonucu olarak Avrupa'daki gibi bir muhalif/alternatif tarih yazımının bulunmaması, padişahın mutlak yetkisinin tartışılmaması ve iktidarın sorgulanmamasına yol açmıştır. Hemen hepsi imparatorluk elitleri tarafından yazılan tarih kitaplarında başkaldıranlar adi ya da şaki (çoğ. eşkıya) olarak kriminalize edilirken, değişik dini yorumlara meyledenler de "rafızi" ya da "mülhid" gibi kelimelerle heretik, yani zındık ilan edilmiştir.
Reklam
İnsanoğlu sadece eğitilip, tıpkı köpekler ve atların eğitildiği gibi yetiştirilebilir. Fakat çocukların sadece eğitim görmesi yeterli değildir. Onlara edindirilecek en önemli nitelik düşünebilmeleri olacaktır.
... Ama tarih yine de vatandaşını doğanın sıradan bir parçası olarak görüp tek derdi onların üreyerek çoğalması olan nice hükümdarlar görmüştür. En iyisi bile vatandaşının eğitim kalitesini, sırf kendi amaçlarını daha kolay yerine getirebilmek amacıyla göz önüne almaktadır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Konuş be Kant
Terbiyedeki savsaklama, belli bir bilgi birikimi edindirmede oluşacak eksiklikten çok daha büyük bir tehdittir. Çünkü kültür eksikliği yıllar içinde giderilebilirken, yabanilik insana yapışır ve terbiye vermede yapılan hata geri alınamaz.
Haklısın Platon kardeş
Bilge bir toplulukta filozoflar ahmak gibi görünmez; ancak ahmaklar arasında, bilgelerin bilgelikten yoksun olduğu hükmüne varılır.
Reklam
Ütopya(!)
Platon, tiyatro ile ilgili tuhaf bir argümana geçer: İyi adam, diyor, kötü bir adamı taklit etmek istememelidir; pek çok oyunda kötü adamlar vardır; bu nedenle oyun yazarı ve kötü adam rolünü oynayan oyuncu çeşitli suçlardan suçlu insanları taklit etmek zorundadır. Üstün insanlar yalnızca suçluları değil, kadınları, köleleri ve genel olarak aşağı tabakaları da taklit etmemelidir. (Yunanistan'da Elizabeth dönemi İngiltere'sinde olduğu gibi, kadın rolleri erkekler tarafından oynanırdı.) Bu nedenle oyunlar, eğer izin verilebilirse, asil ve kusursuz erkek kahramanlar dışında hiçbir karakter içermemelidir.
Sokrates'in Savunması'ndan
"Şimdi, ey beni mahkum edenler, dize kehanetimi söylemek isterim; çünkü ölmek üzereyim ve ölüm saatinde insanlara kehanet gücü bahşedilir. Siz katillerime diyorum ki, ben göçtükten hemen sonra bana verdiğinizden çok daha ağır bir ceza kesinlikle sizi bekleyecek... İnsanları öldürmekle birilerini kötü yaşamınızı kınamaktan alıkoyabileceğini sanıyorsanız, yanılıyorsunuz; onurlu ya da olanaklı bir kaçış yolu bu değildir; en kolay ve en asil yol başkalarını sakatlanan değil, kendinizi geliştirmektir.
Zeki bir kişinin söylediklerini aktaran aptal birinin söyledikleri asla doğru değildir; çünkü farkında olmadan, duyduklarını anlayabildiği bir şeye çevirir. ( Yazar bu sözü, Sokrates'in sözlerini aktaran Ksenophanes bağlamında söylemektedir) Okuyucu Notu: Tarih, zeki insanların söylediklerini aktaran aptal insanların anlatımları ile doludur!
Kayserili herhalde
Protagoras'la ilgili, popüler zihinde Sofistlerin mahkemelerle bağlantısını gösteren uydurma bir öykü vardır: Protagoras'ın bir gence ilk davasını kazanırsa ücretini ödemesi koşuluyla ders verdiği ve gencin ilk davasının, Protagoras'ın ücretini almak için açtığı dava olduğu söylenir.
Argumentum ad Verecundiam?
Düşünceleri ve teorileri incelemeye değer bir kişinin bir miktar zekaya sahip olduğu varsayılabilir; ama hiçbir kişinin herhangi bir konuda eksiksiz ve nihai hakikate ulaşmış olması olası değildir. Zeki birisi bize açıkça saçma gibi görünen bir görüşü ifade ettiğinde, bir şekilde doğru olduğunu kanıtlamaya kalkışmamalı, nasıl olup da doğru göründüğünü anlamaya çalışmalıyız.
Reklam
Filozoflar hem sonuç hem de nedendir; kendi zamanlarının toplumsal koşullarının, siyasetinin ve kurumlarının sonuçlarıyla daha sonraki çağların siyasetini ve kurumlarını şekillendiren inançların nedenleri.
Ve acı çekilmiyormuş! Bundan eminler mi? Kim söylemiş? Sepetin kenarından bir kafanın çıktığını ve orada bulunan insanlara "Hiç acımadı ki" diyen birine dair bir hikaye duyan var mı?
Ah, hapishane ne rezil bir yer! Burada her şeye karışan bir zehir var. Her şey burada solup çürüyor, hatta on beş yaşındaki bir kızın şarkısı bile! Bir kuş bulsanız bile kanatları lekelidir. Bir çiçek koparırsınız ve koklamak için burnunuza götürürsünüz ama burada çiçek bile iğrenç kokar.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nda, halkın önüne seçim sandığını koymuş olsaydı, sandıktan Atatürk'ün görüşleri değil, padişah ve işbirlikçi Damat Ferit hükümetinin adamları çıkardı.
Sayfa 281Kitabı okudu
Sinanoğlu yabancı dilden bizim dilimize geçip yerleşen pek çok kelime için Türkçe kelimeler türetmiş, ya da mevcut olası karşılıklar içinden en uygununu belirlemiş. Üniversite/evrenkent, internet/örütbağ, televizyon/telegör, turizm/gezim, teknoloji/teknobilig, petrol/neft ya da taşyağı gibi. Bir bilim terimleri sözlüğü bile hazırlamış Sinanoğlu, "Atatürk de onca işi arasında geometri kitabı hazırlamış. Bugünkü kullandığımız üçgen, teğet, yatay gibi pek çok kelimeyi kendi türetmişti. "Subay" gibi orduyla ilgili bazı kelimeleri de öyle mesela. Atatürk de matematiği çok severdi, matematiksel düşünürdü. Matematiksel düşünen adam böyle yapar. Gidip başkasının yabancı kelimesini alıp kullanmaz."
Sayfa 260Kitabı okudu
54 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.