Başım dağ, saçlarım kardır,
Deli rüzgarlarım vardır,
Ovalar bana çok dardır,
Benim meskenim dağlardır.
Şehirler bana bir tuzak;
İnsan sohbetleri yasak;
Uzak olun benden, uzak,
Benim meskenim dağlardır.
Kalbime benzer taşları,
Heybetli öter kuşları,
Göğe yakındır başları;
Benim meskenim dağlardır.
Her aynaya baktığımda yüzümdeki kırışıklıklar daha da
Belirginleşiyor
Geçmiş geçmişte kaldı, sanki akşamdan şafak vaktine kadarmış gibi geldi geçti
Öyle değil mi? herkesin hayatında ödemesi gereken aidatları var
Biliyorum, kimse bilmiyor
Nerden geliyor ve nereye gidiyor?
Bİliyorum, bu herkesin günahı
Kazanmasını bilmek için kaybetmek zorundasın
Hayatımın yarısı kitapların içinde ki yazılmış sayfalarda
Aptallar ve bilgeler ile yaşadım ve öğrendim
Bu'nun doğru olduğunu biliyorsun
Her şey sana geri döner
Benimle birlikte söyle, bir yaş için söyle
Kahkaha için söyle, göz yaşları için söyle
Benimle birlikte söyle, sadece bugün için
Belki de yarın İyi Tanrı yarın seni yanına alacak
Ormanda geçirdiğim en keyifli vakitlerden biri de bahar ya da güz geldiğinde esmeye başlayan uzun yağmur fırtınalarından dolayı bütün sabahı ve öğleyi kulübemin içinde yağmurun aralıksız patırtılarını ve gök gürlemelerini dinleyerek geçirdiğim saatler olmuştu.
"Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
[...]
Başka bir şey umma-
Bineceğin gemi yok, çıkacağın yol yok.
Ömrünü nasıl tükettiysen burada,
bu köşecikte,
öyle tükettin demektir
bütün yeryüzünde de."
-
Başka türlü birşey benim istediğim,
Ne ağaca benzer, ne buluta benzer;
Burası gibi değil gideceğim memleket, Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava;
Nerde gördüklerim, nerde o beklediğim kız, Rengi başka, tadı başka.