Belki kimse bilmiyor. Ve belki sen de bilmeyeceksin. Bir rüya kadar sahte olacak gördüklerin ya da belki inanacaksın bunlara. Ama ben yine de anlatacağım sana. Dileğim o ki; hiç sual etme, soru sorma. Zira cevaplar sorularla mahduttur. Bir hudut koyma anlatacaklarıma. Bir besmele çek evvela. Zira ne kelam ne söze ne de aşka besmelesiz başlanmaz.
Ölüm,Müslümanlar için bambaşka bir haldi. Yok olmuyorlardı, yok olmaya inanmıyorlardı. Ölüm onlar için bir yolun bitişi ve bir başka yolun başlangıcı demekti. Yaşamak için ölmek gerekti. Öyle inanıyorlardı ve korkmuyorlardı ölümden. Ölümden korkmak bizim dünyamızın hissiyatıdır. Bizim yani Batı'nın. Oysa onlar ölüme bir pervane gibi koşmayı diliyorlar ve yeniden doğmak için ölüyorlar...
Dilini sıkı tut, gel, sözünü kısa kes;
Dil korunursa, kendin korunmuş olursun;
Rasûl: "İnsanı yüzü koyun ateşe atan dildir" dedi;
Dilini sıkı tut, yüzünü ateşten kurtar.