Yarım kalmış bir kitabı okumak benim için güzel bir deneyimdi. Hani okul yıllarında öğretmen bir hikaye okur sonra devamını siz tamamlayın derdi ve herkes hayal gücüne göre yazardı. O yıllarda ki anılarım canlandı. Ne yazık ki bu kitabı yazar ölmeden önce yazmaya başlamış fakat bitirememiştir. Kitabın konusu insanı düşünme ve araştırmaya itiyor. Tamamlanabilseymiş nefis bir kitap olacakmış. Ben kitabın sayfalarının yanında ki içeriğinden alınmış sözlere takıldım. Yani onları yazmaya ne gerek vardı. İlk başta okudum o kırmızı yazıları acaba ne anlatıyor diye. Sonra sayfada yazan aynı cümleyi yazdığını farkedince gereksiz geldi. Ayrıca illüstrasyonlar da bana anlamsız geldi. Sanki kitabın sayfalarını arttırmak için çizilmiş gibi. Bir de notlar kısmından sonra yazılmış olan bölümler de bence olmamış. Güzel şeyler yazmışlar fakat bunu kendi başına bir kitap halinde yazara ithafen yapabilirlerdi. Bence hikaye yarım
kaldığı gibi kitaba basılmalı ve okuyucunun bunu tamamlaması ve yorumlaması beklenmeliydi.
Yarım asırlık bir aşk hikayesi. Yazar bu 50 yılı hiç atlamadan anlatmış. Çok etkileyiciydi. İki taraflı ilerliyor kitap. Fakat diğer karektere öyle ustaca bağlıyor ki yazar bir anda orada buluyorsunuz kendinizi. Aşina olduğumuz gibi diğer karektere geçince yeni bölüm açan kitaplardan değil. Bence yeni bölüm açmadan karakterler arasında geçiş yapmak üstelik bunu okuyucunun kafasını karıştırmadan yapmak muazzam bir şey. Kitabı okumaya başladığımda düşündüğüm şekilde ilerlemedi kitap. Ben ölen papazın aşk hikayesini anlatacak zannettim. Fakat hiç öyle olmadı. Bambaşka yerlere bambaşka hayatlara geldi.
Yazarın birçok kitabını okudum. İlk kez denizde geçen hikayesi ile karşılaşıyorum. Genelde kırsalda bozkırda geçiyor olaylar. Çok güzel bir kitaptı. Sonu böyle olmamalıydı dedirten kitaplardan.
Fareler içinde, bunaltıcı bir sıcak aynı zamanda sürekli yağmur yağan bir kasaba. Aslında tam olarak kasaba mı ilçe mi anlayamadım çünkü yazar yer ile ilgili tam bilgi vermiyor. İşe yaramaz ve suçlulardan oluşan bir polis teşkilatı amirleri olarakta bir belediye başkanı. Kitap bu yerde işlenen bir cinayetle başlıyor. Ne var ki bu cinayet çok normal çünkü zaten evlerin kapılarına asılan dedikodu bildirileri nedeniyle insanlar nicedir birbirlerini öldürüyor. Başlangıçta olay anlatılacak gibi görünse de benim için durum anlatan bir kitap oldu. Marquez’in külliyatını okumaya planlıyorum. Bununla ilgili küçük bir araştırma yaptığımda yazarın kitaplarının 3 bölüme ayrıldığını öğrendim. Bu kitap da 1.bölüm için okunması gereken kitaplar arasında. Yani mekanı ve durumları anlattığı yazarı selamlama bölümü. Yazardan okunması gereken ilk kitap mıdır bilemem ama yazarın dilini anlamak için okunması gerekenlerden. Keyifli okumalar.
Şer SaatiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 2020993 okunma