Antonius Block

Antonius Block
@AntoniusBlock7
Sorgulanmayan hayat, yaşamaya değmez
Kırım Savaşı'nın etkisi az oldu. Savaş, Rusya'nın Balkanlar'da ki emellerini yalnızca geçici olarak durdurdu, Türkiye'nin çöküşünü yüz yıl geciktirdi. Bununla birlikte, taktik düzeyde savaşın yönetilmesini belirleyen silahlardaki gelişme, artık savaş alanında başarı elde etmek için teknoloji ile bilimin çok önemli olduğu nun altını çizdi. Askeri kuvvetlerinde bu değişimleri kabul eden ve kullanan taraf düşmanları karşında önemli bir üstünlüğe sahip olacaktı.
Reklam
1854'te bir Rus ordusu Tuna'yı geçti ve Osmanlı toprağını işgal etti. İngilizler ile Fransızlar Ruslara savaş ilan ettiler ve Türkleri savunmak için ordularını İstanbul'a gönderdiler. Avusturyalılar Tuna'nın güneyine savaş ilan etmeden girdiler ve 1848'de Rusların yaptığı yardıma umulmadık bir vefasızlık gösterdiler. Çarın Osmanlı topraklarından kuvvetlerini çekmesini istediler. Ruslar, casus belli'yi ortadan kaldırarak boyun eğdiler; ama Ingiliz ve Fransız yöneticileri Rusya'ya bir ders vermeye kararlıydılar. Sonucu Kırım Savaşı oldu.
Napolyon, hanedan savaşlarından ulusal savaşa geçişten yararlanmıştı. Fransız Devrimi, uğruna savaştığı amaç ve halka bağlı yurttaş asker ülküsünü gerçekleştirmişti. Napolyon, kendi askerlerinin milliyetçiliğini kötüye kullandı; ama Fransızların fetihleri, boyun eğdirdiği ya da aşağıladığı halklarda karşıt ulusal duyguları körükleyince şaşırdı. Fransızlara karşı İspanyolların hıncı Napolyon savaşlarının en acı ve acımasız çatışmasını doğurdu. 1812'deki Rus direnişi de en kıyıcı direnişlerden biri oldu; Almanya'ya geri dönmek zorunda bırakılan Napolyon, Almanların da başkaldırısı ile karşı karşıya kaldı.

Reader Follow Recommendations

See All
Napolyon Haziran 1812'de Rusya'yı işgal ettiğinde 600.000'in üstünde Fransız ve müttefik askerden oluşan bir ordu topladı; ama Aralık'ta en iyi tahminlere göre yalnızca 93.000 askerle geri döndü.
Napolyon'un düşüşü dört nedenle açıklanabilir: Stratejik hırsı; Fransız işgaline karşı artan yerel hinç; onunla savaşan orduların önemli ölçüde iyileşmesi ve yenileşmesi; dünyanın en önde gelen deniz ve ticaret gücünün, Britanya'nın Napolyon'a cephe alması. Bütün taktik ve eylem yetenekleri Napolyon'u ölümcül bir stratejik hataya kurban etti; ne neyin yeterli olduğunu ne de nerede duracağını bildi.
Reklam
Napolyon, bu kadar kısa bir zamanda, nasıl bu kadar çok muharebe kazandı ve doruğa çıktı? Kendini adamış askerler, yeteneğe dayanan subay sınıfı, savaşta kendilerini kanıtlamış generaller, Fransa'nın düşmanlarından daha üstün bir esnek taktik düzeni de dahil Devrim Ordusu'nun mirasını aldığına hiç kuşku yoktur. Na polyon orduları artık 1793-1794'ün devrimcileri değillerdi; ama onlar Fransız'dı, ülkenin çocuklarıydılar, kendilerini ülkelerine adamışlardı ve önderlerinden esinleniyorlardı. 1798 tarihli Jour dan Yasası, tüm genç erkeklerin askere yazılmasını gerekli kılan yeni bir genel zorunlu askerlik düzeni kurdu; her yıl hükümet as kerliğe uygun olanlar arasından çağrılacaklar için bir kota koydu. Bu yeni zorunlu askerlik yasası Napolyon'un ordularına -1815'e degin iki milyondan çok- asker sağladı ve bütün Batı ve Orta Av rupa'da zorunlu askerlik yasalarına örnek oldu.
Amerikan yurtseverleri bağımsızlıklarını kazanmak için yaptıkları bu savaşta, halk ordusunun savunduğu bir halk devlet yönetimi ülküsünü Fransız Devrimi'nin patlamasından on dört yıl önce ortaya koydular.
Sömürgeciğin gücü, İngiltere'nin finans gücünü daha da artırdı. Savaş için gerekli kaynak paraysa, Ingiltere hiçbir devletin sahip olmadığı kadar mali güce sahipti. Başarılı savaşlar yürütme yeteneğinin özünde, devletin, uzun dönemli düşük faiz yoluyla gerekli parayı bulmadaki yeterliliği yatıyordu.
2. Viyana Kuşatması
Mühendis Georg Rimpler, kuşatma öngörüsüyle Viyana surlarını ve burçlarını güçlendirmişti; savunmadakilerin top sayısı -112'ye karşılık 312- daha çoktu; ama koşullar yine de aleyhlerindeydi. Toplardan çok lağımları kullanan Türkler saldırılarını iki burçta yoğunlaştırdılar. Uzun kuşatma, birliği yıpratmış, Eylül'de geriye yalnız 4.000 asker kalmış, lağımlarla ana burç yıkılmıştı. Türkler kenti fethetmeye hazır görünüyordu. Ancak 7-8 Eylül gecesi Viyana ormanlarının üzerinde destek ordusunun geldiğini gösteren işaret fişekleri gökyüzünü aydınlattı. Polonya kralı Jan Sobieski, on beş günde 350 kilometreyi aşarak gerçekten hızlı hir yürüyüşle- 21.000 kişilik bir Polonya ordusunu Varşova'dan güneye getirmişti. Polonyalılar ve birkaç Alman birliği ile birlikte Hiristiyan ordusunun mevcudu toplam 68.000 olmuştu - bu ordu Türklerle savaşmak için yeterli büyüklükteydi. Osmanlı komutanına göre, 12 Eylül'de bu ordu Viyana ormanlarından "çıldırmış bir domuz sürüsü" gibi saldırdı ve Türk ordusunu yok etti. Geri çekilen ordunun peşinden giden Avusturya kuvvetleri Osmanlıları Macaristan'dan çıkardılar; Avusturyalıların Mohaç (1687) zaferi Turkleri Tuna'nın doğusuna püskürttü.
Hanedan Savaşları
Osmanlı İmparatorluğu batıda 1678-1683'te sonuncu en büyük saldırısını başlattığında ulaşıldı. Türklerin ilk hedefi Ukrayna'ydı; ancak 1681'de bu bölgeden vaz geçtiler. Ancak iki yıl sonra, Macaristan'daki bir başkaldırı Habsburg egemenliğini tehdit edince, Türkler 90.000 kişilik büyük bir orde ile Avusturya'ya yürüdüler. Avusturya'nın 33.000 kişilik sah a ordusu, Viyana'da 12.000 kişilik bir birlik bırakarak geri çekildi ve Türkler Temmuz ortalarında kenti kuşattılar.
Reklam
Yeni Dünya'nın Fethi
"Hiç silah taşımıyorlar, bilmiyorlar da; onlara kılıçları gös terdim, ağızlarından tuttular ve bilgisizliklerinden kendilerini ya raladılar. Demir hiç yok." 12 Ekim 1492'de Yeni Dünya'da ilk karşılaştığı yerliler için Kristof Kolomb böyle yazıyordu. Keşif yol culuklarında çok kullanılan hafif silahlı üç gemiden biriyle Baha malar'a varan Kolomb eski uygarlıkların bilmediği bir dünyanın bir parçasına ulaştı.
Roma ordusuna baktığınızda, imparatorluğa şans eseri değil, cesaretinin sonucunda sahip olduğunu görürsünüz. Çünkü onlar silahlarıyla talim yapmak için ne savaşın çıkmasını bekliyorlar ne de gerektiğinde harekete geçmek için barış zamanında tembel tembel oturuyorlardı. Tersine, ellerinde silahları ile doğmuş gibidirler; talime hiç ara vermezler ya da ivedi bir durumun ortaya çık masını beklemezler... Talimlerinin kansız savaş gibi olduğunu, savaşlarının da kanlı talimler olduğunu söylemeniz yanlış olmaz.
Geç Cumhuriyet Dönemi Roma
Zenginler, dağıtılmamış toprakların büyük bölümüne sahiptiler. Hiçbir zaman mülksüzleştirilmeyecekleri inancından cesaret alarak, zaman içinde bir bölümünü ikna yoluyla satın alarak, bir bölümüne de zorla el koyarak, bitişik küçük arazileri ve komşularının paylarını yutan tek mülkler yerine, özgür işçiler orduya alınırlar diye, köleleri işçi ve çoban olarak kullanarak geniş toprak parçalarını işler oldular. Askerlik hizmetinin dışında tutuldukları için sayıları artan köle çocuklarının sayısı da sahiplerine büyük kazanç sağladı. Böylece, yoksulluk, vergiler ve askerlik hizmeti nedeniyle İtalyan halkının sayısı ve gücü azalırken, bazı nüfuzlu insanlar aşırı ölçüde zenginleştiler, köle işçiler bütün ülkede çoğaldı. Küçük çiftçiler, bunun zararını bir süre görmediklerin den, geçen zamanı aylaklık ederek geçirdiler; çünkü toprak, toprağı işlemek için özgür insanlar yerine köleleri çalıştıran zenginlerin elindeydi.
İskender, aceleci değil, hesaplı bir lojistik ustasıydı. Yaratici mühendisleri, becerikli levazım subaylarını ve güvenilir strateji uzmanlarını orduda toplamada gösterdiği olağanüstü beceriyle İskender gerçekten Batı askeri örgütlenmesinin temel dallarını yarattı. Bu nedenle de imparatorluğu düzenli, yöntemli biçimde doğuya doğru parçalara ayırarak dağıttı.
45 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.