Sonuçta muharebe meydanında düşman ordusunu kovalamak ve yok etmek, İskenderin düşman ordularını yalnız yenme değil, yok etme güdüsünü de yansıtmaktadır
Geçmişteki Yunanlar, bir tarafın düşmanı meydan muharebesinde öldürmesinden daha onurlu [bir şey], hatta askeri başarı elde etmenin başka yolu olmadığını düşünüyorlar, düşmanlarını hileyle yenmeyi yeğlemiyorlardı. Bundan ötürü de, [o güne kadar] görülmemiş ya da menzilli silahları birbirlerine karşı kullanmamak konusunda bir anlaşma vardı; sadece yanaşık nizam piyade kollarının göğüs göğüse çarpışmalarının olayları belirleyebileceğine karar verdiler. İşte tam da bu nedenle, savaş ve çarpışmalarla ilgili olarak, savaşa ne zaman girecekleri, hatta nerede karşılaşacakları, saflarını nerelere yerleştirecekleri konusunda birbirlerine önceden açık bildirimlerde bulunuyorlardı.
Asya'da ticaret kendi silahlarımızın koruması altında ve yardımıyla yapılmalı ve sürdürülmelidir; bu silahlar, ticaretten elde edilen kârlarla sağlanmalıdır. Bu nedenle ne savaş olmadan ticaret ne de ticaret olmadan savaş sürdürülebilir.
Ancak Batının askeri gücünün kararlı olarak yayılması, teknoloji, disiplin ve saldırgan bir askeri gelenek üçlüsünden çok daha fazlasına dayamıyordu. Başka birçok askeri kültür (Çin ve Japonya gibi) de teknoloji ile disipline çok değer verdi. Sun Tzu'nun öğretileri daha sonra Clausewitz ile Jomini'nin geliştirdiği birçok durumu çarpıci bir biçimde öngördü. Ancak Batı iki önemli açıdan farklıydı: Birincisi, askeri uygulamalarının korunması gerektiği zamanlardaki eşsiz değişme yeteneği; ikincisi, bu değişiklikleri karşılayacak parayı sağlama gücü...