“Akşam oldu, güneş battı, bizim buralara karanlık çöktü. Herkes evine, yuvasına çekildi.
Benim de üzerime karanlık çökmüştü. Yüreğim nasırlaşmış, beynim durmuştu. Okulun duvarları sanki üstüme yıkılıyor, evin havası ise beni boğuyordu. Annemle babama gıcıklık olsun diye ders çalışmıyordum. Herkesle kavga halindeydim.
O gün sen geldin. Elimi tutup gözlerinle yüreğime “Merhaba” deyince üstüme çöken karanlık dağılmaya başladı, zihnim açıldı. İçimdeki hazineyi keşfettim. Kendimi fark ettim ve kendimle buluşup kucaklaştım.
Her şey değişmeye başladı. Yüreğime bahar geldi. Evimize de bahar geldi. Derslerin beni başarıya götüren dostlar olduğunu anladım. Öğretmenlerimin benim için gösterdikleri çabayı daha iyi gördüm.
Kısaca kendimle barıştım ve etrafımda kavga edecek kimse kalmadı.
İçimde oluşturduğun aydınlık öyle güçlü ki onu örtebilecek hiçbir karanlık yok artık.
Teşekkür ederim, bende zaten var olan beni bana tekrar hatırlattığın için…”
Kaynak: Alişan KAPAKLIKAYA
Tarihimiz, dilden dile söylenen türkülerde gizlidir.
Drama köprüsü türküsü de bunlardan biridir. Debreli Hasan’ı anlatır gelecek nesillere.
Drama Köprüsü türküsünü bilmeyen yoktur diye düşünüyorum. Youtube’de bir konu üzerinde gezinmelerde rastladım, Yunan antik müzik aleti (lir) eşliğinde Thanasis Kleopas tarafından seslendirilen Debreli
Tarihi kaynaklara baktığımızda İskenderiye kütüphanesi, Emevi kütüphanesi, Berlin kütüphanesi gibi birçok kütüphane savaşlar sırasında yakılıp yok edilmiş.
Çünkü yakanlar cahil insanların çok kolay yönetileceğini biliyorlar.