"Bunu söylememeliydim," dedi Scrimgeour hemen. "Patavatsızca oldu-"
"Hayır, dürüstçe oldu," dedi Harry." Bana söylediğiniz şeyler içinde tek dürüstçe olanıydı. Yaşayıp ölmem umurunuzda değil, ama herkesi Voldemort'a karşı savaşı kazanıyor olduğunuza ikna etmeye yardımcı olmam umurunuzda. Unutmadım, Bakan Bey..."
Sağ yumruğunu kaldırdı. Orada soğuk elinin tersinde, Dolores Umbridge'in ona kendi etine oydurttuğu yara izleri beyaz beyaz parlıyordu:
Yalan söylememeliyim.
"Dumbledore ne işler çeviriyor?" dedi Scrimgeour ters ters.
"Hogswart'ta olmadığı zaman nereye gidiyor?"
"Hiçbir fikrim yok," dedi Harry.
"Bilsen de bana söylemezdin," dedi Scrimgeour,"değil mi?"
"Hayır, söylemezdim."
"Tepeden tırnağa Dumbledore'un adamısın, öyle değil mi, Potter?"
"Evet, öyleyim," dedi Harry. "Bunu açıklığa kavuşturduğumuza sevindim."
Ve sırtını Sihir Bakanı'na dönerek, eve doğru yürüdü.