Filmleri sadece izlemeyi değil, üzerine uzun uzun düşünmeyi ve sohbet etmeyi de tutkuyla seven, hayatının ses bandına paralel sinema tarihinin o büyük diyaloğundan da bir ses bandı açmış sinefil… Çetin problemlerle yüz yüze, kafasını kaşıyarak aynı büyük diyaloğun içinden bir ilham bulmaya çalışan kıdemli sinemacı, Truffaut gibi bir eleştirmenle çok daha fazla anlam kazanıyor ve sinemaya bambaşka bir boyut kazandırıyor. Muazzam bir yönetmen olduğu su götürmez bir gerçek ancak bu diyaloglar mükemmelliğin çokça basit olduğu bilincini de pekâlâ geliştirebilmeli sanırsam
Sonuçta hepimiz değerlerimiz ve kısıtlı düşünce yeteneğimiz çerçevesinde elimizden geldiği kadarını yaparız, zaten hayatımızı başka birçok açıdan kolaylaştırarak üstlerine düşeni yapan makinelerden bir de matematiksel olarak erişilebilir olup olmadığı bile bilinmeyen bir ahlak seviyesi beklemek ne kadar gerçekçidir?