bu kitap bana Herakleitosun "karşıtların savaşı " teorisini hatırlattı. özetle herşey zittiyla anlam bulur. ölümün varlığı yasami anlamlı kılar, aç kalma korkusu toklugu. açlığın kadar zevk alırsın yemekten. peki her şeye sahipsen. neyin kıymeti kalır. kıymetli bildiklerin zamanla kiymetsizlesir. işte o zaman değerleri yeniden değerlendirirsin. Bi anlam ararsın camus gibi saçmaya baskaldirmak için intihar etmemek için yada belki anlamı nietzsche üstadın dediği gibi tehlikeli yaşamakta bulursun. Bu süreçler her zaman insanlığı hayra da götürmez ha. ahlaki değerlerin kıymetine inanmayan nice ulaşılmaz kudretli abiler ablalar sıkıntıdan sapkinlikta ve sadistlikte Nirvana ya ulaşır. zweig ustanın kitapta ki humanizmi falan da bana bu sebeble biraz kamuflaj biraz sahte geldi. o hırsızlıkla kendini bulmuş sadistlikte kariyer yapacak bi karakter yarattı. Aslında o yaratmadi insanın hamurunda bu gerçeği buldu...