artideabooks
@Artideabooks
281 reader point
Joined on June 2020
𓁼 Borges; eşi Maria Kodama ile seyahat ettiği, içinde İstanbul’un da olduğu çeşitli kentlerden ve mekanlardan edindiği izlenimlerinden derlenmiş olan Atlas kitabını, şu cümlelerle sunuyor:
“... Her bölüm, sözcüklerle imgelerin birliğinin somut bir yansıması. Bilinmeyeni keşfetmek, yalnızca Sinbad’a, Kızıl Erik’e ya da Kopernik’e vergi değil. Her insan bir kâşiftir. Her insan, acıyı, tuzluyu, eğikliği, düzlüğü, sertliği, gökkuşağının yedi rengini, alfabenin yirmiden fazla harfini keşfetmekle başlar işe; ardından yüzleri, haritaları, hayvanları, yıldızları keşfeder. Sonunda, ya kuşkuya erişir ya da inanca; ama her seferinde hemen hiç şaşmayan tek bir sonuca, gerçekte ne kadar cahil olduğu sonucuna varır.”
Hissettiği atmosferi veya kendisinde oluşan çağrışımları kültürel birikimi eşliğinde büyülü, şiirsel diliyle harmanlayarak yazıya döküyor. İlkörnekler, kaplanlar, zaman, hayaller, gerçeklik gibi temalar birçok kitabında olduğu gibi bu kitabın da olmazsa olmazı⏳
Sondeyiş kısmında Maria Kodama’nın derin cümleleriyle bu Atlas yolculuğunun son bulması çok anlamlı ve nahif olmuş. İyi ki okudum dediğim kitaplardan oldu
Kitabın içindeki özel isimler, eserler ve terimler için son kısımda bir tür sözlük bulunmakta, buradan destekle okumanızı daha anlaşılır hale getirebilirsiniz.
artideabooks
Reader Follow Recommendations
Okumaktan, incelemekten inanılmaz keyif aldığım kitaplardan birini sizinle paylaşmak istiyorum. Sanat eserleri ve meditasyon... Bu ikilinin aynı kitap içinde olması, yazarın anlatım tarzı, baskısı, cd’si her şey o kadar güzel ki, yaklaşık iki yıl önce almama rağmen kitabı her açtığımda aynı hayranlığı yaşıyorum.
Kitap içeriğinde yazar Christophe Andre, sanat eserlerinden faydalanarak size meditasyonun felsefesini anlatıyor bunun yanında pratik yapmanız için çeşitli önerilerde bulunuyor. İlham veren cümleler de konuların arasına serpiştirilmiş.
Bu temalara ilgisi olanların çok beğeneceğine eminim.
Keyifli okumalar diliyorum
artideabooks
Daha önceki okuduğum eserleriyle beni derinden etkilemiş olan Cibran, Kırık Kanatlar kitabında önceden yeterince tanımamış olduğum bir yanıyla tanıştırdı beni. Teması aşk ve hüzün olan bu hikayede, karakterlerin yaşantıları doğrultusunda yazarın aklından ve kalbinden dökülen çeşitli eleştiriler de kaleme alınmış. Cibran’ın Doğu toplumunun bazı kesimlerindeki yozlaşmalar ve kadınların hayatlarına acımasızca biçilmiş rolleri göz önüne alarak yaptığı bu eleştiriler hikayeden doğmuş ve bize de düşünmemiz ve anlamamız için çeşitli noktalar sunmuş durumda. Hikayedeki genç delikanlı karakterini kendisi olarak göz önüne aldığımızda, Cibran’ın sahip olduğu maneviyat denizini besleyen pınarları daha yakından ve derinden anlıyoruz.
Mistik dilinden yine oldukça etkilenmiş durumdayım
Keyifli okumalar
artideabooks
Kitaba dair beni en çok çeken şey kabile tipi geleneksel insan yaşamından modern insan yaşamına bakışı anlamak, bunu bir yerlinin ağzından dinlemekti.
Hepimiz kendi çağımız ve kültürümüz dahilinde çeşitli yaşamlar sürüyoruz ve birçoğumuz içine doğduğumuz bu düzeni sorgulamıyoruz bile. Küçük dünyalarımızda her şeye o kadar alışmış durumdayız ki diğer bambaşka yaşamlara perspektifimizi çoğunlukla çevirmiyoruz. Bu kitapta “uygar” hayatlarımıza, uzaktan bakan bir göz ve onun gördükleri, bütün algılarımızı ters yüz ediyor. Okuduklarımın benim için anlamlı yanı tam olarak burası.
Samoa’daki kabile şefi Tuiavii’nin eğitim görmemiş fakat yalın bilgelikle kendi yerlilerine papalagiden bahsettiği bu satırlar, başta sosyoloji ve felsefeye ilgi duyanlar olmak üzere okuyan herkesi çok etkileyecek.
*papalagi: Samoaca beyaz adam veya yabancı olarak kullanılır. Fakat tam çevirisi göğü delen anlamındadır. Ada yerlileri kendilerine yaklaşan yabancıların tıpkı göğü delermiş gibi denizden geldiklerini görmüşlerdir.
Keyifli ve bol düşünmeli okumalar
artideabooks
Size aşk, güzellik ve retorik konularıyla işlenmiş, günümüze ışık tutan satırlarla dolu bu kitaptan bahsetmek istiyorum.
Platon, birçok kitabında olduğu gibi yine ana karakteri Sokrates’i, karşısına koyduğu başka bir karakterle konuşturarak diyalog kuruyor. Kitabın başlığı da Sokrates’in karşısındaki karakterin ismi olan Phaidros’tan geliyor.
Aşk hakkındaki Lysias’ın söylevini Phaidros’un okumasıyla asıl konuşma başlıyor. Lysias’ın bu söylevine karşılık öncelikle aşktan yergi ile bahsetmeye başlayan Sokrates, bir noktadan sonra adeta ilk söylediklerine bir vazgeçiş-tövbe getirerek ilerleyen sayfalarda aşktan ve Eros’tan övgü ile bahsediyor. Bu noktada diyaloğun geçtiği ortamdan etkilenerek bir tür esrimeyle konuşuyor.
Aşk kavramı, aşık olanlar ve olmayanların oluşturduğu ilişkiler, ruhun yapısı, ölüm ve ölümsüzlük asıl konu ile ilişkilendirilerek işleniyor. İrade, nefis konusu bir tür mit ışığında metaforlarla anlatılıyor.
Sonraki bölümlerde Phaidros ve Sokrates retorik kavramından bahsetmeye başlıyor. Sokrates aşka karşı başta yaptığı övgü ve yergiyi bir potada eriterek diyalektiği de işin içine katarak yeni bir yorum ortaya koyuyor.
Bundan önceki eserlerinde retorik sanatına karşı mesafeli duran hatta karşı olan Platon, bu eserinde onun gerekliliğini işaret ederek ve retorik sanatını kişileştirerek şöyle konuşturuyor:
“Benim yardımım olmadan, hakikatin bilgisine sahip olanlar bile insanlari ikna etmede başarılı olamaz.”
Keyifli okumalar diliyorum
artideabooks
Felsefe Okuma Rehberi, hem pratik hem de akademik hayatta felsefe ile ilgilenen herkesin kendine yeni şeyler katabileceği bilgiler ve tavsiyeler içeren bir kitap.
Felsefe okurken dikkat edilmesi noktalar, kendimizi geliştirmek için ipuçları, zorluklarla karşılaştığımız zamanlar için çözüm önerileri… gibi içeriklerden oluşuyor. Warburton, özellikle ‘yazma’ ile ilgili bölümde birçok tavsiyeyi, başka filozof/yazarlardan da alıntılarla, bizimle paylaşmıştı. Benim en çok faydalandığım kısım burası oldu.
Keyifli okumalar diliyorum
artideabooks
Hesse’yi o kadar seviyorum ki yaşama dair bakış açısını, felsefesini, hikayelerini anlatsın ben sonsuza kadar onun dinleyicisi, okuyucusu olurum.
Düşündüren, dersler veren, mistik ve içten bir dille yazılmış Gençlik Güzel Şey kitabı 11 farklı hikayeden oluşuyor. Bolca çocukluk anıları içermesinden olsa gerek, yer yer duygulanarak, sıcacık hislerle okudum. Benim içlerinde en sevdiğim ise ‘Ziegler Adında Biri’nin hikayesi oldu. Modern insanın bakış açısını eleştirdiği noktalar ve anlattığı üslup, Hesse’nin kalemine çok uygundu.
Keyifli okumalar diliyorum.
artideabooks
“Hiçbir şey dışta değil, hiçbir şey içte değildir; çünkü dışta olan içtedir.”
Bir dönemler Jorge Luis Borges’le zaman geçirme şansı bulmuş olan yazar Manguel’in kitabı, özellikle Borges’le yeni tanışacaklar için güzel bir başlangıç olabilir. Zira Borges’i tanımamız, eserlerini de o ölçüde daha iyi anlamıza yardımcı olacaktır ki kendisi de bu konuda şöyle söylüyor:
“Bir şairin ne yapmayı amaçladığını bilmeden, onun iyi mi kötü mü olduğunu bilemezsin.”
Manguel; ellili yaşlarında görme yetisini kaybeden, büyülü gerçekçilik akımımın en önemli isimlerinden yazar, şair, çevirmen Borges’i evinde birçok kez ziyaret edip ona kitap okuma ve onunla sohbet etme imkanı bulmuş. Bize bu evi, aileyi ve izlenimlerini aktarırken onu daha yakından tanımamız için duvarına astığı tablolar, kütüphanesindeki kitaplar gibi ilgi çekici ayrıntılar veriyor. Sayfaların arasına eklenmiş çeşitli fotoğraflar da anılarını okurken bizi ortamlarına dahil ediyor.
Kısa, anlaşılır ve Borges hakkında bilgilendirici bir kitaptı, eserlerinin birçoğuyla buluştuktan sonra bu kitabı bir kere daha okumayı planlıyorum.
Keyifli okumalar
artideabooks
Ah, en çok şiir okurken eserleri kendi ana dilleriyle okuyamamanın eksikliğini çekiyorum. (Bu defa İspanyolca:) Çünkü doğrudan sözlerdeki ince edebi nüansları anlayamamak anlatımın derinine inmemi zorlaştırıyor.
Deneme, öykü gibi farklı türlerde yazsa da kendini her zaman bir şair olarak nitelendiren Borges’in kavramsal açıdan zengin dizelerini okurken çevirisi ne kadar iyi olsa da eksiklik hissederek okudum biraz, yine de büyülü sözcük birleşimlerinin akışına bıraktım kendimi. Özellikle Üçüncü Adam şiirini çok beğendim.
Şunu söylemeliyim ki ancak Borges’i tanırsak eserlerindeki göndermeleri anlamlandırabiliriz. Bu yüzden tadını almak için güzel bir araştırma yaparak okumanızı tavsiye ederim.
Sağlıklı günler,
artideabooks
Kitabın yazılma noktası; yazar Wilhelm Schmid’in bir dönem filozof olarak çalıştığı hastanedeki deneyimleri sırasında ‘dokunma’ fenomenini yakından inceleme fırsatı bularak bu konuyu irdelemesi olmuş.
Dokunmanın içimizde oluşturduğu olumlu veya olumsuz hisleri besleyen noktalara değinerek; dokunmaya fiziksel, zihinsel, tinsel gibi çeşitli yönlerden yaklaşıyor.
Kitabın içinde sanattan, nefes egzersizlerine; teknolojiden aşka dek değişik konularla bağlantı kuruyor, birçok filozofa atıfta bulunuyor.
Kısacık fakat çok doyurucu bir okumaydı benim için, kesinlikle tavsiyedir.
Mutlu günler,
artideabooks
