Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Askeri Sosyoloji

Ankara'da bazı kişiler, ülkeyi yönetenlerden memnun değillerdi. Memnun olmayanlardan biri de Kurmay Binbaşı Talat Aydemir'di. Aydemir, Alman doktrini doğrultusunda yetiştirilen eski kurmay subayları bilgi bakımından zayıf bulunuyordu. Ona göre Türk subayları NATO standartlarına ve Amerikan sistemine oturtulmuş metotlarla yetişmeliydi. Ordunun şimdiki eğitiliş tarzının değişmesini istiyordu.
Reklam
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin arayışları daima 'yurtseverlik' çizgisinde oldu. Ordunun imzasını taşıyan muhtıraların, darbelerin, ihtilallerin temelinde hep bu arayış yattı. Fakat, iyi niyetli ve yurtsever ordu eylemlerinin daha sonra yörüngesinden çıktıklarını da oldukça sık rastlandı. Eylemler 'ilerici' söylemler taşısa da, tıpkı Fransız İhtilali'nde olduğu gibi, sonraları 'kendi çocuklarını' kurban edebildi.
İhtilallerin Tankçısı
İhtilallerin Tankçısıİbrahim Hitay
10/10 · 3 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
192 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Şemdinli'de Sınırı Aşmak
Şemdinli'de Sınırı AşmakErdal Sarızeybek
8.8/10 · 196 okunma
Reklam
Şemdinli kahramanları ne yapsın ; bir yanda İran, bir yanda Irak, bir yanda Barzani, öte yanda Talabani, bir yanda PKK, bir yanda kaçakçılar. Şemdinli çevrilmiş, Şemdinli kuşatılmış, benim kahramanlarım ne yapsın...
Sayfa 119Kitabı okudu
İran yine PKK terör örgütüne destek vermeye devam etti. Başta Urumiye olmak üzere birçok İran kentinde örgüt evleri açılmaya devam etti. Hastalarını, yaralılarını tedavi ettiler. Silah ve cephane ikmali sağladılar. Örgüt en büyük mali desteğini kaçakçılıktan aldı. İran sınırında açtığı sözde gümrük noktalarında tasavvur bile edemeyeceğiniz paralar kazanmaya başladı. Örgütün yeniden toparlanmasını bu paralar finanse etti. İran'a karşı uygun politikalar üretemediğimiz için her şeye seyirci kaldık; baktık ama göremedik. Örgütü finanse eden kaçağa, " bölge halkı fakir, kaçaktan üç beş kuruş kazanıyor, üstlerine gitmeyelim" dedik. Bunu asker demedi, politikacılar dedi.
Sayfa 115Kitabı okudu
asker karakol civarındaki tepeleri korumak için her köyden korucu istiyordu. Yani asker kendi mevcuduyla kendini koruyamıyor, köylerden takviye istiyordu. Basit bir mantıkla, asker kendini koruyamıyorsa, köylü kendini nasıl koruyacaktı ?
Aktütün çatışması tüm köylüler üzerinde büyük bir korku yarattı. Bir ara tüm geçici köy korucuları silah bırakmaya dahi kalkıştılar. Vadide beş köy, köyden ziyade Uğurçan'ı saymazsanız, beş yerleşim birimi,hepsi 20-30 hanelik, hepsi akraba, bir aile. Bir de Aktütün Bölüğü var. Onlar silah bıraksa biz yalnız kalacağız, biz onları korumaz isek onlar yalnız kalacak. Onlar kim, biz kim? Onlar benim vatandaşlarım, biz onların askeriyiz. Bir bütün, ayrılmaz bir parçayız. Görevim boyunca hep bunları anlatmaya çalıştım ; sen yok,ben yok,biz varız,sen ve ben. Bana inandılar,bana güvendiler.
"Herkes koşulların oluşmasında görevini bihakkın yapmanın huzuru içindedir. Politikacı, son seçimlerde halkın kendisine iktidar kapısını sımsıkı kapattığını görmüştür. Yeni bir seçim, parti içindeki iktidarını bile tehlikeye sokacaktır... Seçimden kaçar... İşadamı, seçim kaygısına giren politikacının halkı kandırmak adına dağıttığı ulufenin bir bölümünü kendi yüksek kârlarından daha da açığı soygunundan kırpacağını kestirmiştir. Demokrasiden kaçar... Bilim adamı, emekliliğine az bir zaman kala goygoycu takımının yaygarasıyla kötü kişi olmayı istemez... Bilimden kaçar... Basın, işadamı patronlarının baskısı altında reklam pastasının sıkboğazı içindedir... Gerçekten kaçar... Bürokrat, iktidar boşluğunun gölgesine sığınıp holdinglerden birinde koltuk hazırlığına girmiştir... Görevden kaçar... Dernekler zaten Nasreddin Hocanın kuşuna benzetilmiş leyleklerdir... Geçmişin deneyimiyle suspus oturur... Etkinlikten kaçar... Sendikacılar, hak ve çıkar kavgasının tehlikelerini çoktan görmüşlerdir.Katılımcı ilanlarla ucuz kahramanlık peşindedirler... Direnişten kaçarlar... Gençlik, 1980'de en büyük yarayı alan kesimdir.Bir önceki kuşağın yarısına yakınını ölüme, işkenceye ve cezaevlerine kaptırmanın karabasanı içinde suskun kalır... Eylemden kaçar... Terör yükselir. Bölücüler, ayrılıkçılar, anarşistler ve daha bilmem neler ülkenin üstüne karabasan gibi çöker... Hükümet yerine asker konuşmaya başlar..."
Reklam
"... sömürünün varlığı sürdükçe silahlı güçten vazgeçmenin olanağı yok... Olmayınca, ülkenin bütün öteki sınıf, kitle ve örgütleri kadar ordunun da politika üretmesi ve yürütmesi bir yurttaşlık hakkı ve ödevidir. Tek ayrıcalık, tıpkı öteki sınıf ve kitlelerden birinin kendi politikasını silah zoruyla dayatması gibi, insanlardan oluşan ordunun da buna hakkı olup olmadığını sorununda düğümlenmektedir. Çünkü ordu , politikasını dayatabileceği silahı toplumun tamamının yasal ödeneği ile edinmektedir."
Savaş çok basit ve acımasızdır. Savaş yapmak için de basit ve acımasız insanlara gerek vardır.
103 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.