Kalbinin resmi tutanağında
ıslak imzamın olmadığı ağır kayıplı bu
hikâyenin son sözlerini de al yanına
Az biraz daha kır beni,
biraz daha incit, yap hadi son kıyağını
Tüm ihtarlara rağmen ihlal edilen yasaklı şarkılar
İğfal edilmiş anılarımla uzun vadeli bir sessizliğe
gömülürken gözlerinde
Manzarası sen olan bir geminin güvertesinde
yalnızlık olur her şey
Ve tuhaftır bileklerini kestiğim çığlıkların sessizliğine
de katlanamıyorum
Görgü tanıkları olmayan bir kazayla hayatımdan
çıktığından beri
Karalar bağlamış, çiçeği burnunda
bir matemin seremonisinde siyahlar
içinde avuturken içimizde ölen her
şeyi, gecenin en azılı katilleri olarak
bir yalana tutuklu kalmışız
Hep kendi mutluluklarımızın kesesinden
verdik acılara, şımartsın diye beklerken hayatı
Bu kaçıncı kesiği,
kaç bıçak darbesi daha tuz basılan yaralarımıza
Bir nüshası sende kalmış ömrümden hummalı kayıplar,
Bozuk bir plakta malulen emekli olmuş seksenli şarkılar,
Başka bir dilde karşılığı olmayan mutlulukların
izdihamıyla hatırlanan çocuksu yaşanmışlıklardı
Dün gibi hatırladığım vaktini bilmediğim gidişin
Özünde seyis olan ilkokul öğretmenimin
verdiği sakat bir Türkçeyle adını oluşturan
harfleri tecrit ettiğim bir alfabenin sesli
olanlarıyla sen başkasını severdin, bense
tüm sessiz harflerde seni sevebilmeyi
Sen yine de kapatma gözlerini,
bırak açık kalsın yüreğimin derinliklerinde
Işıklarını söndürme umutlarımın,
dokunma, kapalı kalmasın hiçbir şey
Rahledeki kitap, sokak lambaları
Ve en kötüsü de başkasının ellerini tutan avuçların
Çok isterdim
seni herhangi bir dilin şiirsel
abartısıyla güzelliğine muadil
bir kelebeğin kanadında
özgürlüğe adayabilmeyi
Yaprakları kınalı bir bahar
mevsiminde anılarla hatıraları ihya
edilmiş metruk bir geçmişin
sayfaları arasında kurutabilmeyi
Gözlerinden ihraç edilmiş kapalı
bir kabullenmeyi, bir dua gibi
sazının tellerine hüzün sızmış bir türküde yakabilmeyi