Bazı insanlar, kendimizi dürüstçe yaşadığımız zaman, diğerlerinin bu "açık"tan yararlanarak bizi devirmeye çalışacakları görüşünü savunurlar. Oysa bir insan ancak kendi içinde devrikse başkaları tarafından devrilebilir.
"Yılanlar yılanken sizin gibi alçakların hakaretine dayanamadı da, siz insan olduğunuz halde bunca hakarete, bunca zulme nasıl dayanıyorsunuz behey, he heeey Kara Bayram?..."
Çünkü insan denen mahlukun en önemli niteliklerinden biri unutmaktı. İyiliği de kötülüğü de, acıyı da mutluluğu da, korkuyu da sevinci de unuturlardı. O yüzden aynı hataları tekrarlarlardı.
Tereddüt edecek olursak evlenmek şöyle dursun en küçük hareketleri bile yapamayız..Hatta vapura bile binemeyiz; her kuvvetli his gibi, tereddüt de insanı öldürebilir, hareketsiz ve meflûç(felçli) bırakabilir. Dörtyol ağzında fazla durmayalım, fazla tereddüt etmeyelim, bir tanesine sapıverelim, nihayet kaniyim ki bütün yollar Roma'ya çıkar.
Örneğin ben maskeyi sadece karnavalda, neşeli toplantılarda, yani gerektiği zaman kullanırım, bazı insanlar gibi, tabiri caizse, her gün yüzümde maskeyle dolaşmam.
İnsanlar hiç alışverişleri olmayan bir zengine,salt zengindir diye bir tanrıymış gibi saygı gösteriyorlardı. Oysa bu bencil para babalarının, ne tür cimri olduklarını ve onların bütün hazinelerinden metelik koparamayacaklarını çok iyi biliyorlardı.
İnsanlar genel olarak delilerden hoşlanmıyorlar; iyi resim yapan deliler hariç, ama onlardan hoşlanmaları için de o insanların ölü olmaları gerekiyor(!)
Aslında her şey, gerçekte o kadar zengin olmadıkları halde zenginlere benzemek isteyen, bu yüzden de ancak birbirlerine benzeyebilen insanlarınki gibiydi.
Biz onlara sürekli "Yorma evladım kafanı böyle şeylere, annen baban ne güne duruyor?" diyelim. Böylece her şeyine karıştığımız çocuğun zihnine de karışalım.
Dünyaya mutluluk ve zevk beklentisiyle dolu olarak adım atarız ve kader bizi hoyrat bir şekilde yakalayıp hiçbir şeyin bizim olmadığını, her şeyin ona ait olduğunu gösterene kadar bunu gerçekleştirmeye yönelik o aptalca umudumuzu koruruz.
Bir gün bile ona yeterince eziyet verecek kadar uzundu ama biriktikçe gün içindeki dakikalar bile zarar verebiliyordu. İnsanın yapacak bir şeyi olmadığında sahip olacağı en kötü şey bitmek tükenmek bilmeyen dakikalardı. Milyonlarca küçük şişeye bir hiçi doldurmaya çalışmaya benziyordu.
Ama onların ziyaret etmeleri için çok daha güzel ve güvenli dönemler vardır belki. Veya belki zaman yolcuları aramızdadır ama kendilerini açık etmek istemiyorlardır.
Ama ta derinlerde Caliban da onlardan biri;onda da farklı olana duyulan kini, herkesin aynı olması isteğini sezmek olası. Ve paranın iğrenç kullanımı. Kullanmasını bilmiyorlarsa, neden insanlar para sahibi olur ki?