Susmak bir şeylerin anlatılmasıysa
şüphesiz en iyi anlatıcıdır doğa...
Hep yanıldı ve yenilgilere uğradı
ama atıldı yine de yeni serüvenlere...
O yalnız kaybetmesini oğrendi ömründe
avucundan dökülen kum taneleriydi her şey,
ne bir serseriydi ne de yılgın bir savaşçı
ama kendi kafasıyla düşünen ve hakkında
ölüm fermanları çıkarılan biriydi belki
Sevince deli gibi severdi
pervasız severdi sevince
Reader Follow Recommendations
"Ya bütün hayatım, yaşadığımın bilincinde olduğum bu hayat, gerçekten olması gerektiği gibi değilse?"
"Üç gün süren korkunç acılar ve ardından gelen ölüm... Ne de olsa , benim için de her an olabilir bir şey bu ", diye düşündü.
Sayfa 17
Simyacı: "Ne yaparsa, nerede olursa olsun, Dünya'daki her kişi, dünyanın tarihinde merkezi bir rol oynuyor. Ama bunu bilmiyor.
Sevildiğin zaman , yaratılışta herhangi bir şey yapabilirsiniz. Sevildiğin zaman , neler olduğunu anlamanıza gerek yoktur , çünkü her şey senin içinde olur.
Neden insanların kalbi hayallerini takip etmeye devam etmelerini söylemiyor? "
"Kalbinize, acı çekme korkusunun, acının kendisinden daha kötü olduğunu söyleyin."
People are afraid to pursue their most important dreams, because they feel
that they don’t deserve them, or that they’ll be unable to achieve them.
İnsanlar en önemli hayallerini takip etmekten korkarlar çünkü, hak etmediklerini veya onlara ulaşamayacaklarını düşünüyorlar.
"One is loved because one is loved. No reason is needed for loving."
İnsan sevildiği için sevilir. Sevmek için nedene gerek yoktur.
When you are in love, things make even more
sense, he thought.
Aşık olduğunda her şey daha da anlamlı olur, diye düşündü.
Maybe these desert birds could explain to him the meaning of love without ownership.
Belki bu çöl kuşları ona sahiplik olmadan aşkın anlamını açıklayabilir.
Güneşin altındaki her şeyin yalnızca tek bir el tarafından yazıldığına dair inanılmaz bir kesinlik vardır. Bu eldir ki sevgiyi çağrıştırır ve dünyada ki her insan için ikiz bir ruh yaratır. Böyle bir sevgi olmasaydı insanın hayallerinin hiçbir anlamı olmazdı.
“Don’t be impatient,” he repeated to himself. “It’s like the camel driver said: ‘Eat when it’s time to eat. And move along when it’s
time to move along.’”
"Sabırsız olma"diye kendi içinden tekrarladı. Deve sürücüsünün dediği gibi: Yemek zamanı geldiğinde yiyin ve ilerleme zamanı geldiğinde ilerleyin.