Dil ustalıkla kullanılmış, lügat geniş, kurgusu zevkli. “Dünya su gibi aksın.” derdi Sinan. Dilerim ki bu roman da okurlarının gönlünde su gibi akmış olsun, diyor yazar. Hakikaten kitap su gibi akıverdi.
Romanın dünyası hayalimde hala canlı. Karakterlerle beraber nefes alıp veriyorsunuz sanki. Hüznü de, hırsı da, aşkı da, rahatlamayı da, sevinci de hissediyorsunuz. Öyle ki kimi yerde bir damla yaş süzüldü gözlerimden. Kimi yerde ise gülümsetti. Asıl heyecanlı bölümler sonlara doğru başladı. Genel olarak hikayede ilgim hiç dağılmadı. Kitap bana bir film seyreder hissi verdi.
Mimar Sinan’a duyduğum büyük saygı, hayranlık daha da arttı. Kitap beni onu daha çok tanımak için farklı kaynaklara da bakma hevesi uyandırdı.
Kitapta birçok güzel sözlere ve olaylara da şahit oluyoruz. Düşünceleri anlatan, cuk oturan, bi yere not alınmalı dedirten.
“Öğrenme aşkıyla geçti ömrümüz, aşkı öğrenemesek de.” diyor yazar.
“Öğrenme aşkıyla geçti ömrümüz, aşkı yanlış öğrensek de.” derim ben.
Nedense kitap bitince bir hüzünlendim, ayrılmak istemedim hikayeden ve karakterlerden. Keyifle okuduğum kitaplardan biriydi. Okunmaya değer.