"Meşhur Amerikan sosyal antropoloji âlimi MargaretMead, kültür kavramına, tabiatın dışında bir milletin hayatına şekil veren maddi ve manevi her şeyi sokuyor. Bir çocuk dün yaya geldikten sonra, aile, okul, iş yeri, çarşı vesair vasıtalarla, içinde yaşadığı toplumun kültürünü alır, şahsiyetine mal eder. Çocuk, bu suretle içinde doğduğu ve yaşadığı toplumun bir uzvu ve temsilcisi olur. Bir millete mensup olan her fert, o millletin kültürünü, dilini, dinini, zevkini, inançlarını, örf ve âdetlerini beraberinde taşır. Kültür fertleri aşan, fertlere şekil, yön ve şah siyet veren bir varlıktır. Büyük Alman filozofu Hegel, buna "objektif geist" = "maddeleşmiş ruh" adını veriyor. Hegel'den sonra gelen düşünürler buna "kültür" adıni veriyorlar.
Hegel'in kültüre "objektif geist" demesinin sebebi, kültür sahasına giren her şeyde, insan ruhuna has, manevi bir değerin, duygu veya düşüncenin maddi bir hale gelmesidir. Mesela cami, dıştan bakınca, şekil almış bir madde yığınıdır, objektiftir. Fakat cami, sadece maddeden ibaret değildir. O, ortak bir inancın ifa desidir. O, bir inancın madde şekline girmesidir. Mehmet Akif, "Fatih Camii", Yahya Kemal "Süleymaniye'de Bayram Sabahı" başlıklı güzel şiirlerinde camiin taşıdığı ruhi, manevi ve içtimai değerleri çok güzel ifade etmişlerdir."