Aybüke Er

Uzak, çok uzağız şimdi ışıktan Çocuk sesinden, gül ve sarmaşıktan Dönmeyen gemiler olduk açıktan Adımızı soran, arayan var mı?
Reklam
Nefret bile unutuluyor ama kırgınlık unutulmuyor işte.
Vatanın müdafaası onun ekmeğini yiyen her evladı için mukaddes bir vazifedir.

Reader Follow Recommendations

See All
Türkiye'deki üçlü ideolojik bölünme giderek netleşiyor. Bir yanda, Atatürk'e saygı ve bazen sevgi duyan ama Kemalizme karşı olanlar var. Atatürk'ü -daha çok- bu yur­du düşmanlardan kurtarmış bir kahraman olarak benimsi­yorlar. Ama Kemalizmin birçok ilkesine kısmen ya da ta­mamen karşılar. Laiklik, devletçilik, devrimcilik ve halk­çılık karşısındaki tutumları çok açık. Cumhuriyetçiliğe karşı değiller ama içerdiği demokrasi anlayışı onlar için fazla geniş. Ulusçuluğa karşı değiller ama onların ulusçu­luk anlayışı -en azından son yıllara kadar- Kemalist ulus­çuluktan çok farklı: "Irk"ın ve "din"in öne çıktığı bir ulusçuluk. Çok zaman "yayılmacılık" eğilimleri de taşıyor. İkinci kesimdekiler, hem Atatürk'e hem de Kemalizme karşılar. Halifeliği ve hatta padişahlığı kaldırdığı için. Ki­misi Atatürk'e kızgın kimisi de düşman. Laikliği içlerine sindirebilmeleri söz konusu bile değil. Onlar açısından önem taşıyan "ümmet" olduğu için Kemalist ulusçuluğu kabul etmeleri de olanaksız. Demokrasiyi içeren bir cumhuriyetçilik ile devrimcilik ve halkçılık da tümüyle ideolo­jilerinin dışındadır. Sadece devletçilik ilkesi görünüşte on­lara ters düşmemektedir. Geriye kalıyor, hem Atatürk'e hem de Kemalizme sahip çıkanlar. Atatürk ile Atatürk'ün önderliğinde gelişen Türk devrimini ve ideolojisini bir bütün sayanlar. Bir bü­tün olarak benimseyenler. Yirmi birinci yüzyılın gerektir­diği yenilenmeyi, Kemalizmin ışığında gerçekleştirmek is­teyenler.
Sayfa 17 - İmge YayıneviKitabı okuyor
Geçmişi yeniden yazmak onu yeniden yaratmaya yetmiyordu.
Sayfa 47 - MundiKitabı okuyor
Reklam
hem çok zor, hem çok kolay vazgeçmeyi öğrendiğin yaşların başlangıçları
HANGİMİZ ÖNCE ÖLECEK
Her yokladığında şiddetle savuşturduğumuz Tetik bekleyen soğuk sancı: Kim önce ölecek içimizden? Kendi zehiriyle mühürlü soğuk ter Sustukça çözülen soru Zamanının sağlamlaştırdığı saydamlıkta Arkadaşlar: hayat akrabalığı
Medeniyet dediğin de insandan başka bir şey değil ki insanı ne yaşatırsa onu da o yaşatıyor. Hava veya su değil; insanı etiği, estetiği, ritmi yaşatır. Bak bunların hepsi gitti burada. Sözünde ağırlık, eserinde güzellik, tavrında tutarlılık kalmadı. Bir o yandan bit bu yandan konuşan boşboğazlıktan başka şey değil devrin. Başar Başaran
Ben kindenim, dinersem mahvolayım Durulursam bataklıklarla ansınlar beni
Sayfa 182 - Can YayınlarıKitabı okudu
Demek ki insanı hatıraları var ediyordu. Mazisi insanı titiz bir ustalıkla sıfırdan alıp olduğu güne getiriyor, onu günlerinden imal ediyordu. Geçmiş olmayınca, anılarını bulamayınca insan hiç kimse oluyordu. Kim olduğu hiçbir önem teşkil etmeyen, öylesine, dünyadaki insan kalabalığına bir baş daha eklensin diye var edilmiş sonra da kenara atılıp unutulmuş biri. Adı yok, kimliği yok, hatıraları, inançları, sevinçleri, yüzünün çizgilerine yerleşmiş hayal kırıklıkları, kayıpları yok. Sanki kartondan bir adam bir insan maketi.
Sayfa 18 - MundiKitabı okuyor
Reklam
kendini bulmak dünyanın yer yerinde zaman alırken hayat geri istiyor özgürlük dediğin öksüzlüğe kalıyorsun debisi yüksek nehirler akıp durdu içinde şimdiki çaresizliğin haksız bir dinginlik içindeki saf şiir, kendinden hayat yapan toy tedirginlik yıllara kaptırdıklarını olgunluk sanıyorsun görünür oluyor dünya yuvarlaklaştıkça bütün maceraları kuşatan politika o zaman da biliyordun, şimdi de biliyorsun yıllarca başkalarının anlamasını beklediğin gerçeklerin yasını tutuyorsun
Sayfa 23 - MetisKitabı okudu
Dümdüz, hiçbir girintisi çıkıntısı olmayan, babamın ölümüne kadar olabildiğince heyecansız bir hayat sürdüm hep. Ne bir trafik kazası geçti başımdan ne bir apandisit ameliyatı, ne bir kavgaya karıştım ne de bir çekilişten küçük bir tarak dahi olsa hediye isabet etti şansıma. Hiç aldatılmadım, hiç karakola gitmedim, şahit olarak bile dinlenmedim, bir dişçi anım bile yok. Bir anda ortadan kayboluversem o zamana kadar var olduğumu kanıtlayacak birkaç resmî evrak dışında bir iz bırakmadan silinebilirim dünyadan. Varlıkla yokluk arasındaki şey çizgi bile değil, soğanınkini hatırlatan ince, saydam bir zar.
Sayfa 94 - Can YayınlarıKitabı okudu
Ne içindeyim zamanın
Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpâre, geniş bir ânın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüyâ rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, Rüzgârda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil. Başım sükûtu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen; İçim muradına ermiş Abasız, postsuz bir derviş; Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim, Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim...
Sayfa 19
Ümitten ümit kesilmez
yeniden eskisinden gayrı türküler söylemeliyim farzoldu bana devran devair yolculukları hiç kullanılmamış maceralar peşindeyim yağmur gelir gider ufuk malûm sarı farzoldu bana devran devair yolculukları siyah siyah avuçları kurşuni camlarda susuz gözleriyle ölüler unutuldu bir başka mezarlıktır hanidir hatıralar hanidir mısra mısra kan kusuluyor garipsemiş fenerler uyandı tenhalarda fıstıkî makam üzre malûm akşam oluyor usandık bıktık eski kahırlardan bitmez tükenmez bir hasretlik sardı bizi yollar tutulmuş ferhad misâli yolcu olamazsın ölüm eskimiş kabil değil yenilemek tersine çevirmek bir eldiven gibi içimizi şimdi yine saatlerin ormanında tek başınasın yollar tutulmuş ferhad misâli yolcu olamazsın şu dağın ardında son ümidim dağlar ve yollar yürümekle tükenmez yeniden eskisinden gayrı türküler söylemeliyim devran değişti ümitten ümit kesilmez
781 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.