Bazen dünyanın bir kasa olduğunu düşünüyorum. Tanrı’nın parasını sakladığı bir kasa. Para biriminin insan olduğu bir evrendeki küçük bir kasa. Tanrı’nın paraya ihtiyacı olduğu zaman büyük savaşlar, felaketler, ölümler oluyor.
"Hepsi hayatının bir döneminde her şeyi geride bırakıp başka bir yerlere gitmiş, biliyor musun?" diye durdurdum onu. "Tolstoy hariç. O da içten içe hep çekip gitmek istiyormuş ama bir türlü cesaretini toplayamıyormuş. Nihayet seksen küsür yaşında, tamamdır artık, gün bugündür diyerek pılını pırtısını toplamış ve gitmiş tren istasyonuna. Sonra tren gelmiş ama o hiç yerinden kıpırdamamış..."
"Niye? Son dakikada vaz mı geçmiş yine?"
"Hayır," dedim. "Treni beklerken ölmüş."