Ayşegül

Kapı
Hayatta yalnızca bana yakın olanlar canımı bu denli acıtabilirdi, bunu çoktan anlamış olması gerekirdi.
Reklam
#kapı
Birine verebileceğiniz en büyük hediye onun acı çekmesine engel olmaktır.
#kapı
Zamanı geleni geciktirmemeyi öğrenin çünkü ona yaşamın yerine geçebilecek hiçbir şey veremezsiniz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bombardıman olabilir diye şehirde karartma vardı, o yüzden Billy, Dresden'in bir şehrin güneş battığı zaman yapabileceği en neşeli şeylerden birini yapışını göremedi, ışıklarını birer birer açıp kırpıştırmasını.
Sayfa 153Kitabı okudu
Öğrendim ki keder, artık yanında olmayan biriyle yaşamakmış.
Sayfa 306Kitabı okudu
Reklam
Kalbim kırıldı ama çarpmaya devam ediyor. Hayatin garipliği de bu işte.
Sayfa 303Kitabı okudu
#frankissstein
Biz şanslıyız, en kötümüz bile, çünkü er ya da geç gün doğuyor.
Sayfa 297Kitabı okudu
Dindarlara göre ölüm, bedeni ortadan kaldırır ve ruhu özgürlüğüne kavuşturur; sanatçıya göreyse kişiliği ortadan kaldırır ve yapıtı özgürlüğüne kavuşturur.
Her iç çekiş insanın yitirdiği bir yudum yaşamdır.
Reklam
Oldum olası, hiçbir şeye aldırmayan bir insanı tanımak isterdim.
Sayfa 135Kitabı okudu
Bir süre sonra, insanın her istediğini her zaman elde etmesi insanın her istediğini her zaman elde edememesine yakın bir şey oluyor
Sayfa 320Kitabı okudu
"Seni seviyorum" Bir kere bu sözcükleri evimizde yüksek bir rafın üstüne koysak iyi ederiz; ya da dirseğimizle kırmak zorunda kalacağımız bir camın ardındaki bir kutuya; yahut bir bankaya. Onları bir kutu C vitamini gibi ortalıkta bırakmamalıyız Eğer bu sözcükler dilimize çok kolay gelirlerse, onları düşünmeden kullanırız; buna karşı koyamayız. Kullanmayacağımızı söyleriz ama kullanırız. Sarhoş oluruz ya da yalnızlık duyarız ya da -en büyük olasılıkla- kendimizi son derece umutlu hissederiz ve bir de bakmışız o sözler ağzımızdan çıkmış, onları kullanmışız, kirletmişiz.
Sayfa 236Kitabı okudu
Salda zafere ulaşan erdem değil güçtü ve merhamete de yer yoktu. Bu yorumun alt metninde Tanri'nin subay sınıfının tarafında olduğu söyleniyordu. Belki de o günlerde gerçekten de öyleydi. Nuh subay sınıfından miydi?
Sayfa 134Kitabı okudu
Daha az şey göstererek daha çok şey anlatabilirsiniz.
Sayfa 133Kitabı okudu
Çocukken benim için lüks, kürk mantolar, uzun el­biseler ve deniz kıyısındaki villalardı. Daha sonra, bunun entelektüel bir yaşam sürmek olduğuna inandım. Şimdi bana öyle geliyor ki lüks aynı zamanda, bir erkeğe ya da bir kadına olan tutkuyu yaşayabilmektir.
Reklam
Michelangelo'nun Davud' undan ayrılamıyordum, erkek bedeninin güzelliğini böyle bir yücelikle gösterenin bir kadın değil de erkek olması, canımı acı verecek denli şaşırtıyordu. Bu, kadınların tahakküm altında olmalarıyla açıklansa bile, bir şey sonsuza dek kaçırılmış gibime geliyordu.
Şairin bir zamanlar yeni doğmuş bebekler için dilediği gibi, sıradan olasınız.
Sayfa 153Kitabı okudu
"Onu özlüyorum," diyorum. Sonra nasil özlediğimi de söylüyorum: "Tipki duanin ruhunda gizlenen Tanri özlemi gibi..."
Sayfa 203Kitabı okudu
İnsan şaştı mi, her bir şeye kanmak ister. İnsan dediğini Tanrı bu dünyaya inandırmak için getirmiştir. Umut olmadan insan yaşar mı, umut olmadı mı, İnsan delirir. Söyler söyler inanır, sonra inancının boş olmasına dayanamayıp çatlar.
Sayfa 246Kitabı okudu
Allah kimseyi öfke sahibi yapmasın. Öfkede din iman yok, öfke düşmana duyuluyormus gibi durur ama sahibine düşmandır. Düşmanı bitirmeden sahibini bitirir.
Sayfa 229Kitabı okudu
Hayal kırıklıklarına alışık nesiller olarak hayallerimizin gerçekleşmesine kendimizi hazırlamanın gerekebilir.
Sayfa 147Kitabı okudu
Reklam
Ezilenlerin tarafında büyüdüğünüzde mutluluk bir suç ortaklığına işaret eder
"Çünkü hep beraber olduklarında küçük balıklar büyük balıklardan daha güçlüdür"
Sözcükler, binlerce yıl önce tanrıları - ve ondan önce de bizzat inancı - icat eden insanoğlunun ruhunu tekrar canlandırmak için kalp masajı olarak kullanıldığında sonuç canlandırıcı oluyor.
Ozanın Ölümü
Böyle yürüdü gitti Kemal ve sonunda büyük kente vardı. O dönemde taşradan gelen hemen herkes gibi o da herhalde Haydarpaşa'da trenden indi. Muhakkak etrafına şöyle bir baktı. Belki de tahta valizini bir elinden ötekine geçirdi. Gördü ki, bu şehir başka şehirlere hiç benzemiyor. Ama Bu Şehrin İnsanları dünyanın en kanı sıcak, en cana yakın insanları değil. Fukarası bol, zengini zalim. Bereketi ise yalnızca bir masaldan ibaret. Bir zamanlar güzelliğin hüküm sürdüğü, altın ışıltıları ile kubbelerin güneşin altında parladığı o masal kenti şarkılarda kalmış. Onun yerine insanın insana kastettiği, fabrikaların solur gibi adam yediği, gece kuytularda kanlı cinayetlerin işlendiği bir şehir bu.
Sayfa 370Kitabı okudu