Çağ atlatan ataların, çağın altında ezilen torunlarını anlatın. Antidepresan kullanan müminlerin ellerini açıp evrene mesaj göndermelerini, sonra teknoloji harikası abdeste engel olmayan makyajlarını, karma diye karmakarışık olan zihinlerini, namaz vakitlerini yoga ile kaza edenleri anlatın. Ramazanda verdikleri iftarların yoksulun kursağında nasıl dizildiğini, ojeli tırnakların arasında tespih tanelerinin eyvah eyvah diye dönüşünü anlatın. İslam hoşgörü dini diyenlerin, nefislerine, ideolojilerine ters düşünce İslam’ı nasıl hor gördüğünü anlatın.
“Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?” Bu zıtlıklar, aslında geçici ve göreli olayların, bize göre sınırları dar bir anlayış koridorunda sıkışıp kalmış balya kümelerinin, birbirlerini zincirle bağlanmış düğümleri gibidir.