Hayatın, insanlığın çoğunluğu için, içtenlikle yaşanması gereken bir mutluluk değil, baskılarla ve cezalarla ve inanılması gereken yalanlarla yapılmış dar bir alanda, sürekli bir rol yapma hali olduğunu, ilk bu sıralarda sezmeye başlamış olmalıyım.
Kalabalığın kafamin içinde dur durak bilmeden dolanan uğultusu, orkestranın tangırtısı ve şehrin ışıltısı sandığın amansız gürültü, ondan uzak olmanın huzursuzluğuymuş yalnızca.
"Her akilli insan hayatın güzel birşey olduğunu, amacının mutlu olmak olduğunu bilir," dedi babam üç güzel kızı seyrederken. " Ama sonra yanlızca aptallar mutlu olur. Nasıl izah edeceğiz bu u?"
Sigaranın o kadar sevilmesi, nikotinin gücünden değil, bu boş ve anlamsız âlemde, insana anlamlı birşey yaptığı duygusunu kolaylıkla vermesidir, diye düşünürüm bazan .
Mutlu anlardan geriye kalan eşyalar, o anların hatıralarını, renklerini dokunma ve görme zevklerini bize o mutluluğu yaşatan kişilerden çok daha sadakatle saklar.