Seversin onları, yatağını seversin, battaniyeni seversin! Sandalyeni, masanı seversin... Kağıdını, kalemini... Ne var ki onlar seni daha çok severler, sensiz yapamayacak, yaşayamayacak kadar... Sonra onları bırakır... Ama mutlaka bırakırsın!
Ömrümde ilk kez böyle titriyor bedenim, ilk kez böyle yüceliyor ruhum. Bu bambaşka bir şey. Bu bildiğim bütün duygulardan daha derin, bütün isteklerden daha güçlü, bütün sevinçlerden daha renkli, bütün neşelerden daha çılgın, bütün hüzünlerden daha yaralayıcı.
Şiddet ruhları ürkütmekten başka bir işe yaramaz; poyrazın sert esintilerinin gücü yoldan geçenlerin paltolarını çıkarmaya yetmez, oysa ışınlarını yavaş yavaş gönderen güneş onları bir gömlekle bırakacak ölçüde ısıtır.
Çünkü aşk bir ağaç gibidir: Kendiğinden yetişir, kökleriyle tüm benliğimizin derinliklerini sarar ve yıkıntı halindeki bir yürekte yeşermeye devam eder.