Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayşe Karagöz

Arapları sevmeyi bir din emri haline getirmek Kur'an'dan hareketle mümkün olmadığına göre Arapçılık pazarının başka bir çare bulması gerekiyordu. Bulmuştur. Benzeri durumlarda başvurduğu "hadis uydurma yolu"na gitmiştir.
Sayfa 121
Reklam
Tevhid ölçüleri, peygamberleri şu veya bu ırka mal etmeye olanak tanımaz. Peygamberlerin ırkı, boyu-soyu, coğrafyası, iklimi, rengi ve bölgesi hiçbir önem taşımaz. Çünkü peygamberlik kesbî (kazanılarak elde edilen) bir kurum değildir ki, madde ölçüleri ile değer veya mertebe kazansın. Peygamberlik Allah'ın verdiği bir imkan ve bir ünvandır. Allah bunu verirken maddenin,rengin, desenin, kanın olanaklarından -hâşâ- medet ummak zorunda değildir.
Sayfa 120
Tevhid ölçüleri, herhangi bir ırkın üstünlüğünü ileri sürmeye asla izin vermez. Söz konusu ırktan bir nebi gelmiş olması bu ölçüyü değiştirmenin gerekçesi yapılamaz. Üstünlük, niyet ve gayret iledir.
Sayfa 120

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
En büyük peygamber
Hz. Muhammed'in "en büyük" peygamber olduğu yolunda vahye dayalı bir beyan yoktur. O, en son peygamber olarak nitelendiriliyor ama "en büyük peygamber" olarak nitelendirilmiyor. Daha doğrusu, tevhidin ölçülerine göre, hiçbir peygamber "en büyük" değildir. Peygamberler arasında böyle bir sıralama yapmak Kur'an'ın verilerine tamamen aykırıdır. Kur'an, mensuplarına şunu söyletiyor: "Bizler, Allah'ın resullerinden biri-öbürü arasında fark görmeyiz/resulleri tefrika konusu yapmayız."(Bakara, 286)
Sayfa 119
Hangi dilde ibadet yapılmalı?
Her insan kendi ana dili ile ibadetini yapabilir, duasını edebilir, namazını kılabilir. Bunu isterse Kur'an'ın herhangi bir yerdeki tercümesini okuyarak yapar, isterse içinden gelen duaları okuyarak yapar.
Sayfa 115
Reklam
Onlar çöldeki deve kuşu gibi tehlikeyi görmemek için kafalarını kuma gömüyorlar ve başları dışarı çıkarılınca da öfkeleniyorlardı.
Sayfa 210
Peki ama böyle mi olmak zorunda?
Milyonlarca insan bedenen, ruhen, fikren ve ahlaken çürükken hiç kimse bu kokuşmuşluğu görmüyor. Sanki herkesin karakteri bozulmuş veya herkes bu yozlaşmışlığa alışmış gibi bunu çok olağan bir durum sanıyor. Peki ama böyle mi olmak zorunda? Milyonlarca insan doğuyor, sefalet içinde yaşıyor ve ölüyor. Peki ama böyle mi olmak zorunda? Aralarında azımsanmayacak sayıda zeki insanlar bulunmasına rağmen milyonlarca insan akılsız hayvanlardan farksız yaşıyor. Milyonlarca kardeşiniz kaba, zalim ve şehvet düşkünüdür. Peki ama böyle mi olmak zorunda? 'Evet böyle olmalıdır' diye yüzlerce kez tekrarlanan iğrenç sözlerden utanmıyor musunuz?
Sayfa 208
İnsanların vahşi ve fakir olduğunu, ülkelerinin zenginliklerini kullanmayı bilmedikleri için açlıktan öldüklerini söylüyorlar. Fakat bir ülkede yaşayan her insanın manevi ve maddi yönden ilerlemesine kayıtsız kalmak, farkında olmamak ve istememek aslında en büyük vahşettir.
Sayfa 197
Kendileri için hürriyet, mutluluk ve refah isteyen, halka ise sefalet ve yoksulluklara katlanmayı tavsiye eden zenginlere ve bürokrasiye ve ardından düştükleri bu hallere katlanan ve hakkını aramayan halka; onların düşünce uyuşukluklarına, maddi ve manevi sefaletlerine, adaletsizliklerine ve sefahete düşmüş olmalarına kızıyordu.
Sayfa 195
Her dönemde ve her yerde halk sabırlı olmaya zorlanmıştır. Zorluklara ve yokluklara katlanmak halkın görevi sayılmıştır. Her durumda halkı sürekli aşağılayarak "Halk ayyaştır, tembeldir, çalışmaktan kaçar. Kabadır, açgözlüdür, zalimdir..." diye sövmektedirler. Fakat hemen ardından şunu da ilave ederek "Halkın büyüklük gösterdiği bir konu var; aç kalmasına, üşümesine ve istek içinde yaşamasına rağmen şikayet etmeden sabrediyor," demektedirler.
Sayfa 194
Reklam
İstediğiniz kadar mükemmel kanunlar yapın, seçimleri mevzuatları oluşturun, siyasi ideolojilerin mucizevi güçlerine inanın, çocuklarınız iyi terbiye görmeden hayata atılırlarsa ne kadar iyi bir hukuka sahip olursak olalım toplum hayatımız sönük ve sefil olacaktır. Bu gençlerin arasından çıkan memurlar işlerinde ihmalkarlık yapacak, milletvekilleri kendi çıkarlarının peşinde koşacak, bakanlar ise siyasi cambazlar olacaktır.
Sayfa 148
Herkes hayatta zengin olmak istemekte, fakat hiç kimse hayatını düzene sokmak istememektedir. Lev Tolstoy
Sayfa 147
Anne ve babalara şunu sormak istiyorum: siz çocuklarınıza eğitirken onlara kartal kanatları verdiğinizi düşünüyor musunuz? Yoksa kanatlarını daha ilk başlarda siz kendiniz mi kırdınız?
Sayfa 147
Azarlamak, kızmak, bağırmak ve ceza vermekle çocukların saygısını ve sevgisini kazanamazsınız. Çocukların önünde onların size saygı duyacakları şekilde hareket edin ki onlar da sahip olduğunuz meziyetleri görerek sizi sevip saysınlar.
Sayfa 146
Şehirlerdeki havasız evlerde uzun süre oturmak ve hareketsizlik vücudu harap eder, kasları zayıflatır, kanı zehirler ve insanları miskin yapar. Buna bir de uzun saatler süren ve canlı öğretim yerine skolastik usullerin uygulandığı okul hayatı eklenir ve öğrencilerin beyinlerine ezberci eğitimle isimler, ölçüler, tarihler ve kurallar doldurulur.
Sayfa 137
2.739 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.