Yazıyordum yazıyordum, yazdığım bitiyordu da içimdeki bitmiyordu. Cümlenin yeri neresiydi ki içim kaynıyordu da cümle defterlerde kalıyordu. Hareli bir sardunya yaprağını ıhlamur renkli cam bir bardağın içindeki suya daldırdığında Nihâde, nasıl çıldırmazdım? Senin de, derdim Nihâde, söyle kalbine kuşlar konuyor, içinde laleler açıyor mu?