Derin bir kuyu gibidir bir münzevi, içine taş atmak kolaydır, ama taş kuyunun dibine düşünce, söyleyin onu kim çıkarır? Bir münzeviyi incitmekten sakının! Ola ki bunu yaptıysanız bir kere, o zaman onu öldürün de!
Bırakın ruhunuz aklınızı, tutkunun zirvesine çıkarıp şarkılar söylesin orada. Ve bırakın ruhunuz akılla yönlendirsin tutkunuzu. Öyle ki tutkunuz, kendi küllerinden doğup kanatlanan Anka kuşu gibi, her gün yeniden dirilip yaşasın.
“Hoşsunuz ama boşsunuz,” diye devam etti Küçük Prens. “Sizin için kimse ölmeyi göze almaz. Elbette yoldan geçen biri rahatlıkla gülümü size benzetebilir. Ama o kendi başına, sizin hepinizin toplamından daha değerli. Çünkü ben ona su verdim. Çünkü ben onu fanusun altına koyup korudum. Çünkü ben onun için tırtılları öldürdüm.(Kelebek olmaları için bıraktığım iki, üç tanesi hariç.) Ben onun şikayet edişini, böbürlenişini ve hatta zaman zaman susmasını dinledim. Çünkü benim gülüm o.”
Sayfa 91 - Karbon kitaplar yayınevi cep boyKitabı okudu