Ayşenur

Ayşenur
@Aysenuv
Sabitlenmiş gönderi
-Eski moda laflar... diyordu. Tarih, günün emrindedir. Ben sana yüz meselede yüzlerce kağıt gösteririm ki yalandır, bundan ne çıkar? Mevcut olmasa adını bilmezdiniz, ondan konuşmazdınız... Entelektüel gururu. Ben bütün hakikatleri bilirim, demek istiyorsunuz! Hayır, azizim, öyle bir şey olamaz. Bir insan bütün hakikatleri bilmez, bilemez...
Reklam
Poker oyuncularının düşünce biçimini anlamak, iş hayatı, maddi konular ve ilişkilere dair kararlarda yaşadığımız güçlüklerle baş etmemizi -hatta pas verme ya da vermeme kararının mükemmel bir oyun ortaya çıkarıp çıkarmadığını belirleme-mizi- sağlayabilir.
Ormanda bir hışırtı duyduğu anda bir aslan üzerlerine atladığı za manlarda, "hışırtı" ile "aslan" arasında bir bağlantı kurmak, atalarımı- zın hayatlarını kurtarabilirdi. Türümüz, gerçek anlamda, öngörülebilir bağlantılar kurarak hayatta kalabildi. Bilim yazarı, tarihçi ve kuşkucu Michael Shermer, The Believing Brain kitabında, tarih boyunca, neden şüpheli, hatta hatalı olsa bile bağlantılar kurma arayışında olduğumuzu anlatır. Rüzgârın yol açtığı hışırtıyı yanlışlıkla aslan sanmamız, tip 1 hata, yanlış pozitif olarak nitelendirilir. Bu tür bir hatanın sonuçları, tip 2 hatadan, yani yanlış negatiften çok daha az ölümcüldür. Yanlış negatif ölümcül olabilir: Atalarımız, hışırtıyı duyduğunda "rüzgârdan- dır" demiş olsaydı, hepsi yenmiş olurdu ve biz burada olamazdık.

Reader Follow Recommendations

See All
Başlangıç itibariyle, beynimiz netlik ve düzen kuracak şekilde verilmiştir. Şansın yaşamlarımızda önemli bir rol oynadığı fikri bizi rahatsız eder. Şansın varlığını kabul ederiz ama tüm çabalarımıza rağmen işlerin istediğimiz gibi gitmeyebileceği fikrini kabullenemeyiz. Dünyanın düzenli bir yer olduğu, tesadüflerin felaketlere yol açmadığı, düşüncesi bizi rahatlatır. Dünyayı böyle görecek şekilde evrildik. Hayatta kalabilmesi için karmaşadan bir düzen yaratmamız gerekiyordu.
Şans ve beceriyi birbirinden ayırmada neden bu kadar kötüyüz? Sonuçları kontrol edemeyeceğimizi kabullenmek bizi neden bu kadar rahatsız ediyor? Neden sonuçlarla, öncesindeki kararın kalitesi arasında bu kadar güçlü bir bağlantı kuruyoruz? Başkalarının kararlarını analiz ederken ya da kendimiz karar verirken, kararlarımızı gözden geçirirken, bu tuzağa düşmekten nasıl kurtulabiliriz?
Reklam
Her şey yolunda ve ben bu rahatlık halini monoton buluyorum. Yeni bir heyecan, koşulacak hedefler, aşılacak engeller gerekiyor bana.
Ben hep İbni Haldun'un "Coğrafya kaderdir" deyişini avantaja çevirmeye çalıştım. Doğduğum coğrafyanın getirdiği yaratıcılık, çok kültürlülük, çok dinlilik, çok dillilik benim avantajım oldu. O kimliğe hep sahip çıktım. Geleneği modernize ederek geleceğe taşımak için çalıştım.
Ayşenur tekrar paylaştı.
amacınız zamandan ve mekandan bağımsız olmak olmalı ki hayatınızı istediğiniz gibi yaşayabilesiniz .
Sayfa 12 - The 4-Hour Workweek-Escape 9-5, Live 1 Ağustos 2011 Ullstein Buchverlage GmbHKitabı okudu
Ayşenur tekrar paylaştı.
İmkanlarının ötesinde yaşamayanlar , hayal gücü eksikliğinden muzdariptir. Oscar Wilde
Sayfa 13 - The 4-Hour Workweek-Escape 9-5, Live 1 Ağustos 2011 Ullstein Buchverlage GmbHKitabı okudu
Ayşenur tekrar paylaştı.
Bill Cosby
Medeniyetin benim için çok fazla kuralı vardı Bu yüzden onları yeniden yazmak için elimden geleni yaptım
Sayfa 42 - The 4-Hour Workweek-Escape 9-5, Live 1 Ağustos 2011 Ullstein Buchverlage GmbHKitabı okudu
Reklam
Etrafımda "tekrardan başla" diyen kimse de olmayınca kendimi iyiden iyiye köşeye sıkışmış hissediyordum.
Tüm bunları düşündükçe kendimi yalnız, çaresiz ve hatta "başarısız" hissediyordum. Üstüne bir de sermayemin olmaması umudumu tamamen yitirmeme sebep oluyordu.
Girişimci olmanın tipik zorluklarından biriyle baş başaydım. Sıfır noktasındayken kendi motivasyonunu kendin yaratmak, kendi özgüvenini kendin üretmek zorunda olmak...
İkide bir onu rahatsız edeceğim, bunun canını sıkacağım diye düşünmesene. İnsanların hoşuna gitmiyorsa şikayette bulunabilirler. Şikayet edecek cesaretleri yoksa bu onların sorunu.
Veronika her şeyden nefret ediyordu ya, en çok da yaşamını sürdürmüş olduğu biçimden, içinde barındırdığı yüzlerce Veronika'yı keşfetmeye zahmet etmeyişinden tiksiniyordu. Oysa orada kim bilir ne ilginç, ne meraklı, ne cesur, ne küstah, ne deli kızlar uyuyordu
"Deli olmak, düşüncelerini iletmekten aciz olmak demek. Sanki yabancı bir ülkedesin, çevrende olup biten her şeyi görüyor, anlıyorsun, ama istediğini anlatmaktan, dolayısıyla da yardım bulmaktan umutsuzsun, çünkü orada konuşulan dili bilmiyor, anlamıyorsun." "Hepimiz hissetmişizdir bunu " "Hepimiz şu ya da bu biçimde deliyiz zaten "
159 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.