...hayata tutunmak için inanmaya mecbur kaldığımız bütün yalanlar günü gelince açığa çıkıyor. Ve sonra biz ölmüyoruz. Daha kötü bir şey oluyor. Öğrendiklerimizle yaşamaya devam ediyoruz.
Akıl alır gibi değil! Zaman ne kadar çabuk geçiyor. Geriye baktıkça, güçlükle katlanabildiğim her saati, her dakikayı görebiliyorum. Geçmişte kalan anlar, dertli yolumun her köşesinde kazılı.
Ah keşke, sevdiğimiz ruha doğru eğilip bir aynadaki gibi suretimizi görebilsek, kendimizi okuduğumuz gibi, hatta kendimizden de iyi, başkasını okuyabilsek! Şefkat ne kadar dingin, aşk ne denli saf olurdu!
"Yarın güzel ülkemizden ayrılacağız."
"Bu güzel ülkenin adaleti pek güzel değil Dega. Belki bizimki kadar güzel olmayan ama ayağı sürçenlere çok daha insanca davranan ülkelere rastlarız."
Ben şu sıra kitap okuma, dışarı çıkma ve birileriyle konuşma imkânından yoksunum, yapayalnızım yirmi dört saat, onun için yirmi dört saati altmış dakikayla değil altı yüz dakikayla çarpmalısın. Yine de çok uzağında kalırsın gerçeğin.