Arzusunu ilahı edineni ve Allah’ın (kendi katındaki) bir bilgiye göre saptırdığı, işitme (duyu)sunu ve kalbini mühürlediği ve gözünün üstüne de perde çektiği kişiyi gördün mü? Şimdi onu, Allah’a rağmen kim doğru yola ulaştırabilir ki! (Gerçeği) hatırlamayacak mısınız?
Ruhunu"takva elbisesi"ile örtmeyenlerin bedenini giysilerle örtmesi,arzu edilen örtünmeye yetmez.Bu nedenle insandaki"bedenin karşılığı örtü"ise,"ruhun karşılığı da takva"dır.
İslam geleneğinde karşılaşılması mümkün bir yaklaşım da Rabbimizin kader planında her insana bir senaryo yazdığı fikridir.Bu düşünceye göre herkesin dünyaya gelmeden önce rolleri belirlenmiş, dağıtılmış,herkesin yürüyeceği yol Allah tarafından seçilmiştir.Bu paylaşımda kimilerine Adem,kimilerine ise İblis rolü verildiğini söyleyen bir yaklaşım mevcuttur.Bu yaklaşım Kur'an'ı Kerim'e tamamen karşı,Rabbimizin sünnetullahı için tamamen ters bir yorumdur.İnsanoğlunun kendi yanlış seçim ve inanışlarının faturasını Yüce Allah'a kesmesi hayalperestliktir.
Arzusunu ilahı edineni gördün mü? Sen ona koruyucu olabilir misin!
Yoksa sen onların çoğunun gerçeği dinleyeceğini veya aklını kullanacağını mı sanıyorsun! Onlar hayvanlar (diğer canlılar) gibidir; hatta yol bakımından daha şaşkındırlar.
Ona ayetlerimiz [tilavet] edildiği (okunup aktarıldığı) zaman, sanki bunları duymamış, sanki kulaklarında (s)ağırlık varmış gibi kibirlenerek yüz çevirir. Onu, elem verici bir azapla müjdele!
Şu sabit bir gerçektir ki İslâm, seküler hayat anlayışıyla uyumlu ve beraber yaşayabilen diğer bazı dinler gibi sadece bir doktrinler ve ritüeller manzumesi değildir. O teolojik konularla olduğu kadar politik, ekonomik ve sosyal problemlerle de ilgilenen komple bir hayat tarzıdır.
"Göklerde ve yerde bulunanlar da onların gölgeleri de sabah akşam ister istemez sadece Allah'a secde ederler"
Secde, yüce Allah'ın kâinata koyduğu tıpkı tespih gibi bir ibadet eylemidir.Bu ibadetin iradeli ve iradesiz olanı vardır.İradesiyle Allah'a secde etmeyen insan bilsin ki,onun gölgesi sünnetullah gereği zaten secde eder.
Halkında müslüman olan birçok ülkede firavunlara özgü zulümler sürmekte, ne var ki firavun sıfatına hiç kimse sahip çıkmamaktadır. Çünkü firavunluk yapan müstekbirler ellerine birer asa alarak Musa kimliklerine soyunmuşlardır.