Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

A.

Jiazhen haklıydı. Bütün aile her gün bir arada olduğu sürece, paranın ne önemi vardı?
Reklam
Dişiyle ipi keserken, bana baktı ve şöyle dedi: "Parada pulda gözüm yok! Her sene sana yeni bir çift ayakkabı dikebildiğim sürece mutlu olacağım."
Toprağın üstünde oturan annem, elime çapayı aldığımı görünce, "Dikkat et, sakın ayağına vurma!" diye seslenirdi. Orakla çalıştığımı görünce daha da endişelenir, sürekli olarak, "Fugui, aman elini kesme!" derdi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Yavaş kanat çırpan kuş, erken uçmaya başlamalı"
Aslında, yaşam koşullarınız benim ki gibi böylesine düştükten sonra, artık eskisi kadar takmıyorsunuz. Eskiler der ki: "Fakirlik adamın hırsını köreltir." Sanki benim için söylenmiş gibi.
Reklam
Anneme ve Fengxia'ya sahip çıkmalıydım. Anneme, eş dosttan biraz borç para bulup küçük bir bakkal dükkanı açmayı önerdim. Annem beni dinledi ama hiçbir şey söylemedi; oradan ayrılmak istemiyordu. İnsanlar yaşlandıklarında böyle oluyorlar; alışık oldukları yeri terk etmek istemiyorlar. Annem önce bir şey söylemedi, ama sonra sessizce, "Babanın mezarı burada" dedi.
Geceleri çok düşünmekten gündüzleri başım ağrırdı.
Annem o zaman bile beni sevmekten vazgeçmedi.
Hz İsa’nın “İki kere doğmayan melekûta giremez” sözündeki gibi varlık defterini dürmeden Allah’a yakınlaşılmaz. Burada ilk doğum dünyaya geliştir. İkinci doğum ise ölmeden önce ölme makamıdır. Yani kulun nefsini alt edip nefsinin ruhun emri altına girmesidir. İşte bu ikinci doğum kişinin Hakk’a kurbiyetinin delilidir.
Şu gördüğümüz dünya, görünüşte çok geniş olmasına rağmen manen dardır ve ruhumuzu sıkmaktadır. İşte uyku, ruhun bu darlıktan kurtuluşudur.
Reklam
Ey yüz güzelliği ile övünen kişi! Bilmiş ol ki görülen maddi şekil, güzellik yok olur gider. Fakat mana alemi ölümsüzdür. Testiye bakma, içindeki suya bak!
Ne olurdu, şu dünya kaşlarını hiç çatmasaydı! İnsanlara daima gülseydi, daima acısaydı! Her an ortaya bir acılık katmasaydı ve şekilden şekile girerek, insanı paralamasaydı! Gece gündüzün aydınlığını çalmasaydı! Korku, emniyet ve güveni hırpalamasaydı!
Allah'ın kulu ne kadar günahkar olursa olsun, günahlarından tövbe edip, ona doğrulukla, samimiyetle sığınırsa onu kabul eder. O affedicidir. Kerim ve Rahim olan Allah, kulunun ayıplarına, kusurlarına bakmaz. Hiç kimse onun dergahından geri çevrilmez. O keremini göstermek için günahkar kulunu affeder.
Peygamber efendimiz: "Senin en büyük düşmanın¸ içinde bulunan nefsindir." diye buyurmuştur.
Bu dünya, sizin canlarınızın hapishanesidir. Siz, asıl kendi yurdunuzun bulunduğu tarafa doğru gidiniz. İçinde bulunduğunuz bu cihan sınırlıdır, halbuki öbür alem sonsuzdur.
Reklam
İnsanı inciten kişinin, Allah'ı incittiğinden haberi yoktur.
Yalnızlık, kimsesizlik adam olmayanların sevgisinden, saygısından değerlidir.
Ermişlerin azığı nedir ki? Hak yolunda yürürken bıraktığı ayak izlerinden başka neyi vardır onların...
Peygamber efendimiz iyilik yapmak ve dünyada eser bırakmak konusunda şöyle demektedir: "Dünyadan çekilip gittiği halde, kendisinden bir eser kalmış olan kişi, ne mutlu kişidir."
Sen, sen ol, gerçek bir Hak aşığının sohbetine yol bulduysan, sen bu başarıyı Allah'ın bir yardımı, bir ganimet bil.
Sevgilisi içerden: "Kapıyı çalan kimdir?" diye bağırdı. Adam şöyle dedi: -Ey gönlümü almış olan! Kapıdaki de sensin.
Reklam
Kederli bir sesle konuştu, ''Ölümden değil, ölümü beklemekten yıldım ben Salih. O yüzden kaçtım insanlardan, hoş sanki onlar bana yakın dururlarmış gibi...''
Deli kurt, o zamana kadar en tatlı bekleyişin düşman beklemek olduğunu sanıyordu. Bu akşam, sevgiliyi beklemenin daha tatlı olduğunu anladı. Gecenin okşayıcı esintisi arasında, yıldızların titreştiği göğe bakarak: "Gökçen'i burada ölünceye kadar bekleyebilirim" diye düşündü.
"Gökçen! Sana nasıl gönül verdim, bir bilsen." diyecekti. Diyemedi.
Masalda da, gerçekte de kalbi olmayan bütün kızların adı Gökçen'dir!..
Reklam