Türküler kendi toprağında söylendiğinde daha gerçek, daha sahici duruyordu. Çünkü buralarda güneş, türkülerdeki gibi ağır ağır doğuyor, kuşlar yavaş kanat süzülüyor, yapraklar ağaçlarından, meyveler dallarından usulca düşüyorlardı.
''Bazı kelimeleri ben de bilmem'' derdi. "Lügatten bakarım. Yalnızca şarkıların anılamadığımız sözleri için değil, anlamadığımız duygularımız için de arada bir lügate bakmak gerekir kuzum.''
Hayatı aksiliklerin yönettiğine inanan insanlarda görülen, beklenmedik durumlara karşı sürekli önlem alarak yaşamanın çeşitli hallerini sergileyip duruyordu gündeliğin akışında; bu yüzden günü hep bir ajanda dakikliğiyle yaşıyordu.