İstersen beni suçla veremediğim için
Sendeki şu görkemli erdemlerin hakkını,
Unutup göz önüne seremediğim için
Beni her gün daha çok saran tatlı aşkını,
Yakınlık göstererek nedense şuna buna,
Senin zor kazandığın hakkı harcadım diye;
Her rüzgâra kapılıp yelken açmamı kına,
Budur beni götüren, gözlerinden öteye.
Bendeki her kusuru, inadı deftere yaz
Ve kesin kanıtlara şüphelerini ekle;
Dilersen veryansın et, kaşını çatar çatmaz,
Ama, ah, vurma beni canlanan nefretinle.
Senden özür dilerim: Çabamın nedeni tek:
Aşkında sadakatle erdemi belirlemek
İnanma sana önce yazdığım satırlara,
“Daha çok sevemem ki seni” diyene bile;
Bilmiyordum o ara: nasıl olur da, sonra
Yanar yüce ateşim coşup duran bir güçle.
Çetele tutan Zaman, bin bir kazayla gelip
Antlara, fermanlara olmaz işler yaptırır,
Kutsal güzeli bozup, sert amacı köreltip
Nice dik kafaları başka yola saptırır.
Zaman, en yaman zorba: gönlüme korku düştü,
“Artık en sevdiğimsin,
” desem olmaz mı sana?
Eskiden belirsizlik, kesin mi görünmüştü:
Bu an, baş tacı, yarın kuşku kaynağı bana?
Aşk bir yavrudur; n’olur bunu böyle söylesen,
Büyümesi süren şey, kıvama erer desen?
Sevginle acımanla, utançtan kurtulurum,
Rezaletin alnıma vurduğu damga biter;
Arkamdan iyi, kötü demişler, ne umurum?
Sen kötülüğü ört de iyiliği öv, yeter.
Benim tüm dünyam sensin: ancak senin dilinden
Duymaya can atarım övgümü ve yergimi;
Senden başka kimsem yok, sırf seni dinlerim ben,
Bir sen değiştirirsin doğru yanlış bilgimi.
En derin uçurumun dibine fırlatırım
Varlığıma kaygılar veren her yaban sesi;
Kim kınasa kim övse yılan gibi sağırım.
Bak, dinle, nasıl hiçe sayıyorum herkesi:
Can evime kuruldun, hem de ne kadar güçlü;
Bence dünyada senden başka her varlık ölü